Balyoz davasının siyasi sorumluları

27 Ocak 2011

GENEL

Balyoz davasının gerçek suçluları, sahte belge üretip 195 kişiyi işlemedikleri suçlar yüzünden zan altında bırakan ve yargı sistemini kendi amaçlarına alet etmeye çalışanlardır.  Biz bu kişileri blogumuzda “çete” olarak adlandırıyoruz. 

Bir de bu çeteye isteyerek, ya da istemeden hizmet edenler var.  Çetenin ürettiği belgeleri sorgulamadan yayımlayan medya, belgelerde sahtekarlık emareleri ortaya çıktıkça bunları örtbas etmeye çalışan gazeteler ve yazarlar, bu emareleri incelemeyen ve, daha kötüsü, sahtekarlığa işaret eden kanıtlar ellerinde olmasına rağmen bunları değerlendirmeyen (hatta adli emanete kaldıran) iddia makamı ve emniyet görevlileri, kasıtlı bilirkişi raporları yazan TÜBITAK çalışanları ve darbe aleyhtarlığını Balyoz iddialarına kesinkeş inanmakla özdeşleştirerek masum insanların yargılanmasına alkış tutan sözde liberal aydınlar bu gruba giriyor.

Bir de bu olayların siyasi sorumluları var ki, bu yazımızda onlara değinmek istiyoruz.  Bu siyasi sorumlular, AKP hükümetinin içişleri bakanı, adalet bakanı ve başbakanıdır. 

Emniyet teşkilatının görevi suç işlemiş kişileri ortaya çıkarmak için gereken çalışmaları yapmaktır. Savcılar da eldeki delilleri TCK’ya göre değerlendirip gereken hukuki işlemleri yapmakla yükümlüdür.  Emniyetin görevini yerine getirmesini sağlamak içişleri bakanının sorumluluğu, yargı sisteminin iyi çalışmasını sağlamak da adalet bakanının sorumluluğudur. 

İçişleri ve adalet bakanlıklarının, Balyoz davası sürecine damgasını vuran ve blogumuzda bolca belgelediğimiz ihmal ve suistimallerin (örnekler: 1, 2, 3, 4) farkında olmaması bize pek mümkün görünmüyor. Kanımızca bu ihmal ve süistimallere müsaade edilmesi, bunun siyasi amaçlara hizmet ettiği algısından kaynaklanmaktadır.

İçişleri ve adalet bakanlarının görevlerinin gereğini yerine getirmesinden de başbakan sorumludur.  Tayyip Erdoğan, bu sorumluluğunu yerine getirmediği gibi, çeşitli demeçleriyle Balyoz davasını körüklemiş, hakimlerin kendi vicdanlarına göre bağımsız bir şekilde karar vermelerini güçleştirmiştir. Erdoğan’ın Balyoz davası ile ilgili yaptığı açıklamaların Taraf gazetesini yayınlarına devam yönünde cesaretlendirdiğini Yasemin Çongar’ın kendi ifadelerinden biliyoruz. AKP’li bakanların ve milletvekillerinin Balyoz davasıyla ilgili saldırgan ifadelerinin yanısıra Erdoğan’ın da Balyoz iddialarının gerçekliğine işaret eden yorumlarını defalarca okuduk (örnekler için bkz 1, 2, 3). 

Belge üreten çetenin ortaya çıkması ve yargılanması ancak hükümetin iradesi ile gerçekleşebilir. Yaşadığımiz süreç ise tam tersini göstermiştir. AKP hükümeti çeteye manevra alanı tanımış ve etkili olmasına müsaade etmiştir. Dolayısıyla Türkiye’de adaletsizliğin ve hukuk devletinin altının oyulmasının siyasi sorumlusu da bu hükümettir.

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

97 Yorum “Balyoz davasının siyasi sorumluları”

  1. Kasım Şen Says:

    Tüm Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy vs. bilinen davaların özetini bu satırlar çok güzel ifade ediyor. Gerisi teferruat.

    Cevapla

  2. eminkk Says:

    Ben şahsen bir okuyuşta anladım. Tek pasta ceza sahası.

    Cevapla

  3. millihaberler Says:

    Oldukça açıklayıcı olmuş. Hukuk mücadelenizde başarılar…

    Cevapla

  4. solmaz türk Says:

    Emniyetteki çete suç üstü yakalanmıştır.Hiç bir Allah’ın kulu polisin Mehmet Ali Çelebinin telefonuna 139 adet telefon numarasını 1 dakika 1 saniye içinde yanlışlıkla yüklediğini iddia edemez.İç işleri bakanı suçluların bulunmasını sağlıyamıyacaksa derhal istifa etmelidir.Ergenekon,kafes,poyrazköy,balyoz gibi davalar çökmüştür.Balyoz düzmece delillerle Türk askerini tutsak etmeye çalışanların kafasına inmiştir.

    Cevapla

  5. drunkenknight Says:

    12 Eylül Referandumunun ne için yapıldığını düşünüyordunuz arkadaşlar ?

    Cevapla

  6. drunkenknight Says:

    Sayın İlhan CİHANER’in Erzincan’da başlattığı soruşturmanın nasıl bertaraf edildiğini de unutmayın…Belki Sayın CİHANER’in ulaştığı nokta karşımızdaki çetenin (Din – Siyaset – Ticaret) ayaklarından birinin açıklanmasına yardım edebilir…

    Cevapla

  7. merttalay Says:

    Ah ah ordunun basinda Cetin Pasa gibiler olacakti da Turkiye’de hukuk’un altinin oyulmasina izin verir miydi hic? Hemen bindirirdi yargic/savcilari otobusleri dogru kislaya. Orada bir guzel aydinlaniverirlerdi, herkes gorurdu adaletin nasil isledigini. Gormedik mi?

    Cevapla

    • Taylan Says:

      merttalay,

      O kadar çok başlık altında tartışma ve fikir açıklaması yaptıktan sonra, bu yaptığın seviyesiz yoruma ne demeli! Yine aynı tarz darbeci senaryoları… Yahu aydınlanın artık, o kadar çok kanıt var ki Balyoz’u çürüten…

      Cevapla

      • merttalay Says:

        Taylan, Balyoz davasi ile bir yorum yapmadim. Hukuk devletinin altinin oyulmasina karsi blog yazarlarinin yakinen bildiklerini dusundugum bir yontemi hatirlattim sadece.

        Neden rahatsiz oldun onu da anlamadim? Soylediklerimde bir yanlis, abartma mi var? Eger onerilen yontem rahatsiz ettiyse seni, gecmiste bu yontemi uygulayanlarin serbestce dolasmasi da rahatsiz etmiyor mu?

        Cevapla

        • Taylan Says:

          Rahatsız olduğum nokta şu. Bu kadar bariz, organize yapılan hukuksuzluklar var iken kalkıp halen darbe edebiyatı yapıyorsunuz. Hukukun altının şu anda nasıl oyulduğunu kanıtlarıyla bu blogda okudunuz. Anlaşılan sizde kanıta dayalı algıdan çok, önyargılara dayalı bir algı var. Mesela koskoccaman bir savaş gemisi 2005’te TSK’de kullanılmaya başlanıyor, siz ‘stada doldurulacak insanları’ hayal ederek ‘darbe’ aleminde yaşıyorsunuz.

          Sahi ya, bir tane kanıta dayalı açıklamanız var mı Gölcük’ten çıkan belgelerin gerçekliğiyle ilgili?

          Cevapla

          • merttalay Says:

            Darbe edebiyati ne demek? Yorumum ve sonraki sorum cok acik: Soyledigim sey gerceklesmedi mi, abartiyor muyum? O zaman yapilan bir sey neden simdi yapilamiyor? Bunun ne alakasi var darbe edebiyati ile? Tavrinizdan anladigim su: Hukukun altini birileri oyarsa rahatsiz oluyorsunuz, baska bir kesim oyarsa umrunuzda degil.

            Golcuk’te cikan belgeleri okumadigim icin bugune kadar bu konuda bir yorum da yapmadim, not edeyim. Eger saniklarin iddia ettikleri gibi bir sahtecilik varsa bir an once davanin dusmesi ve sahteciligi yapanlarin pesine dusulmesi konusunda hemfikirim.

            Cevapla

      • ihtimal Says:

        Sevgili Taylan, “Yine ayni darbeci senaryolari” diye yakiniyorsun. Her gun farkli seyler mi duymak istiyorsun? Belki yakinda farkli seylerde cikar, ama bir sure daha hatta ayni seyleri daha fazla insandan duymakla yetineceksin!

        Cevapla

        • acracia Says:

          Ihtimal: yok, anlamamissiniz. Taylan’in yorumuyla benim asagida 16 noda verdigim uzunca yanit paralel. Ve o ayni seylerin temcit plani gibi soylenmesinin mahzurlarini ben orada acikladim. Tekrar okumaya calismanizi, ama bu sefer anlamaya calisarak, oneririm.

          Cevapla

    • fmerakli Says:

      Cihaner’in davasini dosyanin asli bile yokken fotokopi uzerinden hukuka aykiri bir bicimde karara baglayan, bu planin detaylarini Yargitay’da hangi makama kimin getirelecegini de icerecek sekilde ifade eden konusmalarin youtube’a dustugu; Erdogan’a secim yasagi getirmek icin 24 saatte karar alinirken, yillardir sira bekleyen Hizbullah davasinda saniklari tahliye ettikten bir hafta sonra 9 saatte artik ne ise yarayacaksa durusmasiz karar alindigini gordukten sonra Cetin Pasa’nin Genelkurmay brifinglerinin hala yuksek yargi uzerinde etkisinin surdugunu soylemek mumkun… O kadar ilginc bir donemden geciyoruz ki kimin 28 Subat’in 1000 yil surmesini istedigi sozleri ve eylemleri ile hemen ortaya cikiveriyor…

      Ama Merttalay Cetin Pasa’nin emekli olmasi seni uzmesin, her an yeni bir versiyonu ortaya cikabilir; hukukun altinin oyulmasina seyirci kalinacak degil ya?

      Cevapla

      • drunkenknight Says:

        yine çarpıtmalara başlamışız Fmerakli…Peki Sayın Cihaner’in 1 nci sınıf savcı olup yargılama yerinin yargıtay olduğunu ve dosyasının bütün istemlere dair yargıtaya gönderilmeyip bir üçgen içerisinde neden al gülüm ver gülüm gezdirildiğini ve yargıtay ın bir şekilde böyle bir karar verilmeye mecbur bırakıldığını da söylemiyorsunuz ?

        Diğer bir nokta hizbullah sanıklarının tahliyesine yol açan kanunu kim meclis’ten geçirmiştir ?

        Siz bir akademisyen olamazsınız…

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          CMK 102’de yapilan degisiklik ne zaman gecmis, Yargitay’in kamuoyunda bu kadar hassas olan bir davayi gundemine almak icin kac yasama yili (bakin gun demiyorum) varmis bir arastirin isterseniz. Sanki degisiklik gecen hafta meclisten gecmis gibi yorumlar yapmanin pek bir anlami yok, Kurmanbek’e soyledigim gibi, Yargitay’in isteyince 9 saatlik durusmasiz bir oturumla karar verebildigini de gorduk daha dun.

          Ayrica Cihaner’in yargilama yeri ancak gorevi ile ilgili bir suc isler ise Yargitay. Ama kendisine isnat edilen suc teror orgutu uyelegi ve bu ka gorev sucu kapsaminda degil. Tipki Balyoz ve Ergenekon davalarinda oldugu gibi benzer bir suc isnadi ile yargilanan Cihaner’in davasinin agir ceza mahkemelerinde gorulmesi ve karar baglanmasi, temyiz asamasinda ise yuksek mahkemeye gitmesi gerekiyor idi.

          Yargitay yine hukukta yeri olmayan ve kendi ictihatlarina aykiri bir sekilde fotokopiden dosya birlestirerek Cihaner’in davasini gormus, bunu alelacele yaparken hic bekleyen dosyalar falan sorun olmamis ve youtuba’a dusen ses kaydindaki senaryoyu aynen uygulamistir.

          Cevapla

          • ata Says:

            fmeraklı,siz, “okuma-yazma bilenin cahilliği en kötüsüdür” ifadesinin mümtaz bir örneğisiniz.Konular hakkında gerekli bilgi ve donanıma sahip olmamanıza rağmen, biliyormuş gibi çok güzel “ahkam” kesiyorsunuz.Ya da konuları saptırmak ile meşgulsünüz..
            Size, Cihaner olayı ile ilgili maddeleri veriyorum…notlarımı da büyük harfler ile altına yazacağım.Umarım, öğrenmenize,gelişiminize faydası olur.

            HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU
            Madde 98 – Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki birinci sınıf hakim ve savcılar, disiplin cezası, soruşturma ve kovuşturma bakımından Yargıtay üyeleri hakkındaki hükümlere tabidir. Ancak soruşturma yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.
            HUKUKTA ÖZEL KANUN DEDİĞİMİZ TÜRDEKİ KANUN OLAN “HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU” MADDE 98’E GÖRE, 1NCİ SINIF BİR SAVCI OLAN CİHANER İÇİN,KANUNDA AÇIKÇA YAZILDIĞI ÜZERE, DİSİPLİN CEZASI VEREBİLECEK MAKAM, SUÇLAMA İLE İLGİLİ SORUŞTURMA(HAZIRLIK SORUŞTURMASI)VE KOVUŞTURMA(YARGILAMA)YAPABİLECEK MAKAM YARGITAYDIR.SORUŞTURMA (YARGILAMA DEĞİL) YAPILABİLMESİ İÇİN AYRICA ADALET BAKANININ TALEBİ GEREKİR.

            Madde 88 – Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Ancak, durum Adalet Bakanlığına derhal bildirilir. (Mülga son cümle: 22/12/2005-5435 S.K./43.mad)
            Birinci fıkra hükümlerine aykırı hareket eden kolluk kuvvetleri amir ve memurları hakkında yetkili Cumhuriyet savcılığı tarafından genel hükümlere göre doğrudan doğruya soruşturma ve kovuşturma yapılır.

            SUÇÜSTÜ HALİ MEVCUT DEĞİL İKEN, HAKİM VE SAVCILAR İÇİN, YAKALAMA-ARAMA İŞLEMİ YAPILAMAZ. YANİ SAVCI ŞANAL,KANUNSUZ İŞLEMLER YAPMIŞTIR….HİÇ ŞÜPHESİZ.

            ŞİMDİ GELELİM SENİN DE AKLINI ÇELENLERİN DAYANDIĞI (ANCAK EKSİK OKUDUĞU)MADDELERE :

            CMK Madde 250/3

            3) Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hâli dahil askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.

            SEN DE DİYORSUN YA; “AMA TERÖR SUÇU OLDUĞU İÇİN ….” SAVINA; MADDE NE DİYOR, “SIFAT VE MEMURİYETLERİ NE OLURSA OLSUN BU KANUNLA GÖREVLENDİRİLMİŞ AĞIR CEZA MAHKEMELERİNDE YARGILANIR” VE ŞİMDİ DİKKAT DEVAM EDİYOR MADDE “YARGITAYIN YARGILAYACAĞI KİŞİLERE İLİŞKİN HÜKÜMLER HÜKÜMLER…….SAKLIDIR” YANİ??? SUÇ NE OLURSA OLSUN, YARGITAYIN YARGILAMASI İÇİNE GİRDİĞİ BELİRTİLEN KİŞİLER İSTİSNADIR.GİRDİĞİ NERDE BELİRTİLMİŞTİ, “HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNUNDA” ÖZEL KANUN,GENEL KANUNDAN ÖNCE GELİR PRENSİBİ DE EKLENİNCE, ORTADA ZERRE KADAR ŞÜPHE YOK. SENİN VE SENİN GİBİLERİN AKLINA UYARSAK,YUKARIDAKİ MADDEDE YAZILAN “ANAYASA MAHKEMESİ VE YARGITAYIN YARGILAYACAĞI KİŞİLERE İLİŞKİN HÜKÜMLER…..SAKLIDIR” KURALINI GÖRMEZSEK, ANAYASA MAHKEMESİ YARGILAMASI KAPSAMINDA OLAN ,BAŞBAKAN,BAKANLAR VS. DAHİ ,ÖZEL YETKİLİ AĞIR CEZA MAHKEMELERİNDE YARGILANIR,SAVCI ŞANAL GİBİLERİN ARAMA-YAKALAMA İŞLEMLERİNE MUHATAP KALIR.

            ERZİNCAN-ERZURUM HATTINDA BÜYÜK BİR HUKUK KATLİAMI YAŞANMIŞTIR,HEM DE ADALET BAKANLIĞININ GÖZETİMİ VE DENETİMİ ALTINDA.SÜREÇ İÇERİSİNDE,CİHANER’İN DOSYASI, YARGITAYA GÖNDERİLMEMEK İÇİN TÜRLÜ OYUNLAR OYNANMIŞTIR.YARGITAYIN KARARLARI HİÇE SAYILMIŞTIR.HSYK, BU KANUNSUZ-HUKUKSUZ OYUNLARA KARŞI, SAVCI ŞANAL IN YETKİSİNİ KALDIRMIŞ, YARGITAY DA ERZURUM-İST.MALATYA(VEYA DİYARBAKIR’DI) ARASINDA DOLAŞTIRILARAK YARGITAYDAN KAÇIRILMIŞTIR.YARGITAYDA TUTUKLU BİR SAVCI İÇİN DOSYA FOTOKOPİSİ ÜZERİNDEN İŞLEM YAPMAK DURUMUNDA BIRAKILMIŞTIR.
            TÜM BU KANUNSUZ-HUKUKSUZ İŞLEMLERİN İÇERİĞİNİ BİLMEDEN, “YOK EFENDİM TERÖR SUÇU NEDENİYLE,ÖZEL YETKİLİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ YETKİLİDİR,YARGITAY TEMYİZ İÇİN YETKİLİDİR”
            BİLGİSİNİ NERENİZDEN ÇIKARIP UYDURUYORSUNUZ ?? HİÇ UTANIRIM,AYIP OLUR KORKUNUZ YOK MU SİZİN ??? BU BİLGİLERİ, YANDAŞ BASININ MÜMTAZ TEMSİLCİLERİNDEN ALIRSANIZ, BİLGİYE-GERÇEĞE DEĞİL, SADECE ÇAMURA SAHİP OLURSUNUZ.KAFA KARIŞTIRMAK,KONULARI SAPTIRMAKTA PROVOKATÖRLÜĞÜN BİR CİNSİDİR, İRONİK ESPRİLER,(SÖZDE)ALAY EDİCİ İFADELER DE ÇAMURDAN YEMEĞİNİZİN SOSLARI OLSA GEREK.

            Cevapla

      • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

        Merakli,

        Konu hakkinda bilgi sahibi degilsin ama maasallah fikir sahibisin. Cihaner davasi yargitay’da goruldu, zira kendisi savci-hakim sinifinda. Bunun yargitaydaki temyiz mekanizmasi ile bir alakasi yok sanirsam.

        Hizbullahcilari saliveren yasayi AKP cikartti. Yargitay da uyguladi. ‘Yok arkadas, kusura bakmayin, Hizbullahcilar icin uygulamayalim’ diyecek halleri yok heralde. Bu konu hakkinda bir sikayetin var ise kendi hukumetine gidip laf sokman gerekecek.

        “Youtube’a dusen konusma” sizin cephenin en sevdigi yontemlerden biridir zaten. Simdi ben ‘cete insanlarin ozel hayatini dinliyor’ diyecegim hangi cete diyeceksin. Agacta mi yetisiyor peki bu ses kayitlari?

        Sana bir ornek vereyim de belki utanirsin biraz. Hani diyorsun ya, yargitay’daki hakimlerin konusmalari dustu nete diye. Iste o hakimler Hrant Dink davasinda yargitay’in verdigi yerel mahkemenin kararinin (turk kanindan bosalan yer vs. yazisi) onanmasi kararina serh koymus, Dink’in suc islemedigini savunmus yargiclar. Ama ayni dairenin geri kalani, sizin cephenin (sunni muhafazakar-milliyetci-mukaddesatci-erkek) has adami oldugundan karar onandi. Bu kararin da sucunu o iki yargicin ustune attiniz ya, sizden korkulur arkadas.

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Kurmanbek,

          Cihaner’e isnat edilen teror orgutu uyeligi katolog suclar diye tabir edilen suclardan, eger gorev ile ilgili bir sucu olsa idi Yargitay’da yargilanmis olmasi gerekiyordu. Balyoz davasinda yargilanan muvazzaf askerlere isnat edilen suc da gorev sucu niteliginde olmadigi icin dava askeri degil adli yargida goruluyor. Sizin mantiginizla gitsek askeri personelin de askeri mahkemede yargilanmasi lazim, ama oyle oluyor iste…

          Hizbullahcilari saliveren yasa gecen hafta cikmadi, Yargitay’in kamuoyunun bu kadar hassas oldugu bir davada konuyu gorusmesi icin cok cok uzun suresi vardi ki zaten isteyince 9 saatte durusmasiz karar verebildiklerini dun gorduk. Ayrica neden AKP’nin benim hukumetim oldugunu dusundugunuzu anlamadim, ben bugune kadar AKP’ye oy vermedim, ileride de vermek gibi bir planim yok.

          Youtuba’a dusen ortam dinlemelerini kim yapiyor ve yayinliyor ise mahkeme onune cikartilmalari lazim, bu dinlemelere dayanarak yuksek yargi ve ordu mensuplarinin adli kovusturmaya ugramasi noktasinda ise hukuken sikintili. Ama referandum oncesi “Ocalan’i bu surecte kullanmak lazim” diyen, agir cezada gorulen bir davaya nasil mudahale edeceklerini soyleyen ve ayni sekilde uygulayan yuksek yargi uyeleri kamuoyun vicdaninda yargilaniyorlar ve yargilanmaya devam edecekler.

          Dink davasi ile ilgili mahkeme heyetinden yer alan ve soylediginiz yonde karar veren sunni muhafazakar milliyetci mukaddesatci yuksek yargi uyelerini isimleri ile bize aciklarsaniz memnun olurum, zira su anki hali ile bir dedikodudan oteye gitmiyor soyledikleriniz.

          Cevapla

          • drunkenknight Says:

            Bu kadarına da pes…

            Peki neden katalog suçlar kapsamına alınıyor sakın Yargıtay da yargılanmasını engellemek için olmasın ? Bu sizin gibi olasıkları seven birinin dikkatinden kaçmış olamaz değil mi ?

            ”Yargitay’in kamuoyunun bu kadar hassas oldugu bir davada konuyu gorusmesi icin cok cok uzun suresi vardi ki zaten isteyince 9 saatte durusmasiz karar verebildiklerini dun gorduk.”

            Kamuoyunda Hizbullah militanlarının salıverilmesinden sonra bu derece bir korku oluşmuşken ne yapacaklardı ?
            Peki hükümette oldukları sekiz sene boyunca yargının hangi sorununu çözmek için adım attılar…Bölge mahkemelerini neden hizmete sokup Yargıtay üzerindeki yükü hafifletmediler ?

            Hükümet hangi yasayı yaparken DAnıştay dan ve yargıtaydan görüş almıştır ?

            Cevapla

            • fmerakli Says:

              Ne demek neden katalog suclar kapsamina aliniyor? Savciligin hazirladigi ve mahkemenin kabul ettigi iddianamede isnat edilen suc teror orgutu uyeligi.

              Ayrica dun Erdogan ile Yargitay Baskani Gerceker yargida yapilmasi planlanan degisiklikler ile ilgili gorusmusler, demek ki gorus alisverisi yapiliyor.

              Ama en cok bayildigim sorunuz su:

              “Bölge mahkemelerini neden hizmete sokup Yargıtay üzerindeki yükü hafifletmediler?”

              Neden acaba, sakin yuksek yargi uyeleri ve CHP ve ulusalci kesim karsi ciktigi icin olmasin???

              Mesela Emin Colasan’a kulak verelim:

              “[Istinaf mahkemelerinin] kurulmasını ısrarla AB istiyor. Bunun ilk adımı olarak Diyarbakır mahkeme binasını yaptırıyor. Niçin Diyarbakır?!! Bu mahkemeleri bir çeşit Eyalet Mahkemesine dönüştürmeyi amaçlıyor.

              Buradan sormak gerekiyor: AB acaba öteki illerimizde de istinaf mahkemesi binaları, ya da başka mahkeme binaları yaptırıyor mu?” (1 Nisan 2007, Hurriyet)

              Simdi de bu aciklamayi yaptigi zaman CHP Yuksek Disiplin Kurulu Baskani olan Orhan Eraslan’a kulak verelim:

              “Bölge adliye mahkemelerinin kurulması ülkenin üniter yapısını bozmaya yönelik bir adımdır.”

              YARSAV Baskani Eminagaoglu ne demisti: “İstinaf mahkemeleri ile Yargıtay’ın devre dışı bırakılması ve eyalet sistemine geçilmesi amaçlanmaktadir”

              Yargitay Baskani Adli Yil acilis konusmasinda istinaf mahkemeleri icin “kaosa sebep olur” demisti hatirlarsaniz.

              Yeni kurulan bu mahkemelerin dogurdugu eleman ihtiyacini karsilama noktasinda ise Danistay’in farkli gerekceler ile 2006’yan acilan neredeyse her hakim ve savci sinavini iptal ettigini de bir koseye not olarak dusmek lazim.

              Tum bunlar goren gozlerin onunde cereyan etmisken simdi sirf AKP’yi sorumlu tutmak icin “neden bolge mahkemelerini hizmete sokmadilar?” diye sormaniz beni cok eglendirdi…

              Cevapla

              • drunkenknight Says:

                Fmerakli…

                keşke alıntıladığınız kişilerin bu konuya dair söylemiş/yazmış olduklarını,içlerinden işinize geleni cımbızla çekmeyip tam metin şeklinde vermiş olsaydınız da bu blogu takip edenler de tam olarak anlayabilselerdi neden böyle bir yaklaşım sergilediklerini sizin alıntıladığınız kişiler…

                diğer bir nokta referandum sürecinde haklı eleştirilerini ve görüşlerini bildiren kişilere Başbakanın meydanlarda söylediği ‘siyaset yapmak istiyorlarsa cüppelerini çıkarıp siyasete soyunsunlar mealindeki sözlerini nereye koyacağız bu bağlamda ?

                Adalet Bakanlığı bürokratlarının da bütün uyarılara rağmen HSYK üyeliğine atanarak nasıl hukukun üstünlüğüne geçildiği (!) konusuna ve YARSAV ı hedef alan beyanatlara girmiyorum bile…

                Cevapla

            • Can Acar Says:

              http://www.dha.com.tr/yargitay-baskani-hasan-gerceker-tahliye-hizbullah-son-dakika-haberi_134351.html

              Açıklamalarında, Hizbullah dosyasından da bahseden Gerçeker, söz konusu dosyanın adli tıpta da 5 yıl beklediğini, 100 bin dosyanın adli tıpta beklediğini anlattı. Gerçeker, Hizbullah dosyasının 5-6 aydır Yargıtay’da bulunduğunu belirtti.

              Cevapla

      • Sozcan Says:

        Cihaner davası karara bağlandı mı?

        Cevapla

    • acracia Says:

      Merttalay:

      Asagida 16 nolu yorumda dile getirdigim “Biz burada kimseyi sahsen demokrasi sinavindan gecirmiyoruz. Somut bir dava ve sahibeler var. Onu tartisiyoruz. Fikirleri begenilmedi diye fetocu, darbeci, cantaci, ayakkabici, mangalda kul birakmayici, vs vs insanlari yaftalamakta herkes serbest, ama bunun ben bu tartismaya bir katkisi oldugunu sanmiyorum. Buna surekli Cetin Pasa darbeci diyenleri de dahil ediyorum.” sozlerin yaptigi atif sizin bu sozlerinizedir. Muhatabi da sizsiniz; belki ustune alinmazsiniz, ya da uzun diye okumayabilirsiniz diye soyleyeyim dedim. Bilginize.

      Cevapla

      • acracia Says:

        Merttalay: burasi cok uzadigi icin, size ayrintili bir sekilde asagida 19 numarada yanit yazdigimi bilginize sunmak isterim.

        Cevapla

  8. solmaz türk Says:

    Türk askerini düzmece delillerle yok darbe yapacaklardı,yok faili meçhul yaptılar,cinayet işlediler diye suçlarken, 1000 tane operasyon yaptığını söyleyen ,Bahçelievler’de yedi TİP li genci öldüren Haluk Kırcı’nın nikah şahidi Mehmet Ağar’ın hiç soruşturulmamış olması garip gelmiyor mu?Ne oldu da Anap-Doğruyol birleşmesi bir anda son buldu?Hrant Dink olayında Albay Öz sorgulanırken 16 mart katliamında da adı geçen Reşay Altay’ın ismi pas geçilmiştir?Akp faili meçhullerle ilgili meclis araştırmasına neden onay vermemiştir?

    Cevapla

    • drunkenknight Says:

      Şöyle düşünelim birde…Şayet bu aydınlarımız öldürülmeseydi AKP bu kadar güçlü olabilir miydi ?

      Cevapla

  9. solmaz türk Says:

    fmeraklı’nın mesaisi bitti merttalay’ınki başladı anlaşılan.

    Cevapla

    • merttalay Says:

      Ben gece mesaisinde calisiyorum, az once fmerakli’dan devraldim gorevi. Son yorumunu yapti, cikacak birazdan, soyleyecek bir seyin varsa ileteyim. Sekizer saatlik dilimler halinde calisiyoruz, artik sabaha kadar buradayim anlayacagin. Ne yaparsin ekmek parasi.

      Cevapla

      • fmerakli Says:

        Ben az once dayanamayip Kurmanbek’e br cevap yazdim. Su an sozlesmeli calistigim, kadroya daha gecemedigim icin fazla mesai parasi vermiyorlar, ama okyanus otesi ile isli viskimi yudumlarken konustum, istisareye yatip kadroya gecip gecmemem icin karar vereceklermis; hadi hayirlisi…

        Cevapla

  10. Sozcan Says:

    TV 8 ‘de kıran kırana bir tartışma var.İleri demokrat Nazlı Ilıcak’ı izlerken gülmekten kırılıyorum.Cansiperane laf yetiştiriyor ,ara sıra twitlere bakıyor ve hiç susmuyor bukadın yaaa! Gençliğimde Nazlı,orta yaşa geldim gene Nazlı ahkam kesiyor!

    Cevapla

    • merttalay Says:

      Blog yazarlarinin ilham kaynagini buldum: Avukat Celal Ulgen.

      Soru: Cumhuriyet Savcilari neden harddiskleri muhurleyip Askeri Savciya vermisler?
      Cevap: Cunku icinde ne oldugunu biliyorlardi!

      Kanit: Ne kaniti?

      Bunu soyleyen de bir avukat!

      Cevapla

  11. fenerant Says:

    Çetin doğan ve 195 arkadaşa merttalay ve fmeraklı tarafından reva görülen hukuk ve adalet umarım merttalay ve fmeraklıya reva görülmez. Biz böyle bir durumda bile onların yanında yer alırız. Adalet br gün herkese lazım olur. ama arkanda hukuki savunucuların yoksa kaderini sen belirlersin.

    Cevapla

    • kaya tas Says:

      Dogru, adalet herkese lazim olur, oluyor da.

      Bakin bu blogun sahibi liberal aydinlarimiz, adaletsizlik kendi kuyruklarina bastiginda degil de, mesela 28 Subat’ta ya da 367 karari sacmalaginda filan da seslerini cikarsalardi belki baslarina bu isler gelmezdi, degil mi? Gelseydi de onalri daha fazla ciddiye alirdi herkes. 28 Subat’ta magdur olanlar da belki Guneydogu’daki koy bosaltmalara, ya da daha geriye gidelim, Varlik Vergisi’ne seslerini yukseltselerdi baslarina yasadiklari gelmezdi. Ben hic suphe etmiyorum ki devran donup de iktidar tekrar el degistirirse, ve adaletsizligin uygulayicilari ve magdurlari yer degistirirse, bu blogun sahipleri ve burada Balyoz davasi karsisinda cigiranlarin neredeyse tamami en fazla “tuh, yazik be” filan deyip sus pus oturacaklardir olduklari yerde.

      Diyecegim o ki, kimse kimseyi adaleti savunmamakla filan suclamasin, fotografa birazcik tepeden baktigimizda, “masum degiliz hicbirimiz”, ve bana sorarsaniz daha temel olan problem de budur.

      Cevapla

      • trssby Says:

        Kaya,

        “mesela 28 Subat’ta ya da 367 karari sacmalaginda filan da seslerini cikarsalardi ”

        Elmalarla armutları karıştırıyorsunuz gibime geliyor. Dilinize bir 28 Şubat’ı pelesenk etmişsiniz bir aşağı bir yukarı sürekli hatırlatıryor, esas sorulması gerekeni kaçırıyorsunuz.

        28 Şubatta yargıya intikal etmiş herhangi bir olgu varmıdır. Nasıl bir hukuk mücadelesi başlatılacağını söylemeniz gerekir. Olgudan zarar gören kişilerin, blog sahipleri gibi ortaya çıkma cesaretinde bulunup ortaya çıkmaları gerekir idi, yoksa sus pus oturup kaçmaları değil.

        ” Ben hic suphe etmiyorum ki devran donup de iktidar tekrar el degistirirse ”

        Eğer ben kendi haklarımı koruyamayacak isem, ben kimim?
        Eğer ben benim için değilsem, kim benim için?
        Şimdi değilse ne zaman?

        İktidar el değiştirdiğinde, eğer değişir ise Türkiyeye Demokrasi gelmiş olacaktır. Hiç merak etme böyle hukuksuzluklar olmayacaktır. Ayrıca, anlatığın gibi davalar olur ise, sus pus oturacak olan blog sahipleri ve çığırtkanlarını yani bizleri suçlaman yerine, ses çıkartmadığın için kendini suçlaman gerekmiyor mu? Sen niye 28 Şubat’ta sesini çıkartmadın? Sen böyle bir mücadele başlattında bizmi destek olmadık?

        Fotografa birazcik tepeden baktigimda, senin amacın doğrutltusunda bu blogu kulandığını görmekteyim.

        Cevapla

        • kaya tas Says:

          Beni ikinci cogulun icinde geciriyorsun,beni taniyor musun? Kimim ben? Hangi gruplarin icindeyim? Amacim ne? Sesimi cikarmadigimi nereden biliyorsun?

          Butun bu sorular senin gibi totolojik/kategorik/fasizan kafalarla tartismama kararimi yeniden hatirlatti bana. Cevabinin diger taraflarini bu yuzden pas geciyorum. Zaten bu blogda senin gibi adamlarla ne halt ediyorsam.

          Cevapla

      • Can Acar Says:

        kaya tas,

        Ses çıkartmayınca başımıza gelenleri çok güzel özetlemişsiniz. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu dediklerizne sonuna kadar katılıyorum da, yazdıklarınızı bu şekilde bitirmişsiniz:

        Diyecegim o ki, kimse kimseyi adaleti savunmamakla filan suclamasin, fotografa birazcik tepeden baktigimizda, “masum degiliz hicbirimiz”, ve bana sorarsaniz daha temel olan problem de budur.

        Böyle gelmiş böyle gider diyerek susmaya devam edelim mi diyorsunuz yani?

        O zaman ne farkımız kalır daha önce susup oturanlardan? Kim güçlüyse onu alkışlayanlardan ne farkımız kalır?

        Birisinin “hadi artık demokratik olduk haklarımızı savunmaya başlayabiliriz” demesini mi bekliyoruz. Geçmiş cezalandırılana kadar hukuku, özgürlüğü, demokrasiyi askıya mı aldık? O zaman ne farkımız kaldı darbecilerden?

        Defalarca söyledim, yine tekrar ediyorum. Bu tip hukuksuzluklar, sahtecilikler kimin başına gelirse gelsin onları da aynı şekilde savunurum.

        Saygılarımla …

        Cevapla

  12. drunkenknight Says:

    mustafa kemal’in afyonkarahisar kolordu dairesi’nde subaylara yaptığı konuşmadan bir bölüm :

    “kuvvet ordudur! düşmanlar milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler, kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz etmeye başladılar. ordumuzu tamamen lağvederek, milleti bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu. orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek ve aşağılamak lazımdır. bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz.”

    Cevapla

  13. eminkk Says:

    Farklı konular, ayrıntılar (yasemin ppt vb) ile esas hep kaçıyor. Ben de bir tespit yapma gereğiduydum.

    Bu bloğun ana amacı ne: Balyoz planının sahte olduğununa dair kanıtları sunarak sahte olduğunu kamuoyuna duyurmak.

    Peki Balyoz planı nerede?: bir CD içinde word belgeleri halinde. Bu CD ve içindekiler eğer sahte ise ayrıntıların önemi varmı? (statlara doldurmalar, ayrıntılı görev listeleri, ölüm listeleri vb)Biz niye ayrıntılara boğuluyoruz? Nazlı giller neden hep “içeriğe gel vatandaş! neler planlamışlar-neler?” diyorlar.

    Buraya kadar ne anladık: CD nin gerçekliğini anlamadan içeriği ile ilgili konuşmak/tartışmak abesle iştigal. Demek ilk önce CD nin gerçek olduğunu anlamamız lazım.

    Peki CD içindeki word belgeleri farklı-farklı şeyler mi? Hayır biri bütün. Bir planın parçaları, planın ayrıntıları var. Bir tez gibi: bölüm, kısım, ekler vb var ama aynı tezin parçaları.

    Peki bu tezde bazı yerlerde başkasının fikirleri aynen kopyalandığını tespit ettiysek bu tez kabul edilir mi? (geçerli olur mu?) Şöyle de sorayım: Kopyalanmış olduğu belli olan sayfalar hariç bu tezin gerisi benim için geçerlidir denebilir mi? Ya da Mr Birant’ın dediği gibi % 20 de kopyalalanmamış olsa bu tezi kabul ederim diyebilir misiniz? Ya da Nazlı gillerin bu akşam dediği gibi sahte olduğu anlaşılan yerleri hariç darbe planının gerisi doğru kabul eder misiniz?

    Şimdi bu planın aynısının Gölcükten de çıkması, askeriyede de bulunması, çuvallarla olması, kazma kürekle kırılarak çıkarılması, kozmikten çıkması, TSK nın güvenlik zafiyeti olması vb. neyi değiştirdi? başka yerlerden de çıkacak olması neyi değiştirecek?

    Başka bir örnek üzerinden devam edeyim. Ele geçirilen paraların sahte olduğunu nanladınız. Ne yapmanız gerekir? Nerede basıldı? kimler bastı? vb. Peki Baransu’ya sahte olduğu şüphesi olan (sahteliği mahkeme kabul etmelidir) Cd yi kim verdi? O kimden aldı? diye araştırılmaz mı? İddianamede; kurumlardan gelen “bu adamlar o tarihte bizde çalışmıyordu vb” cevaplara rağmen bu CD nin nereden pedahlandığı araştırılmış mı?

    Cevapla

  14. merttalay Says:

    Yorumlarimda one cikardigim iki konudan biri saniklarin her TC vatandasi gibi yargilanmasi gerektigi idiyse digeri de blog’un genel samimiyetsizligi uzerine idi. Bu post da bu samimiyetsizligin guzel bir ornegi.

    Dikkat ederseniz blog yazarlari “cete” ve “cete’ye hizmet edenler” gibi bir ayrima gidiyorlar. Ilginc bir ayrim, cunku savunmanin tezi bir cetenin varligina ve bu cete uyelerinin emniyet, adalet, TUBITAK gibi kurumlara sizmis olmasi argumanina dayali. Oyle ya, TUBITAK’da “kasitli” olarak yaniltici bilirkisi raporu yazanlar istemeyerek ceteye hizmet etmiyorlar herhalde, bu da onlari cetenin bir parcasi yapar. Ayni sekilde savcilar, polisler vb. de bu kapsama girer.

    Peki bu ayrim neden? Cok basit: Blog yazarlari kendilerine dava acilmasindan cekiniyorlar, bu yuzden “cete” kavramini gayet muglak tutup, isim verdikleri kurum/sahislari [istemeden yardim] gibi anlamsiz kategorilere sokuyorlar. Ellerinde herhangi bir kanit yok ve cete uyesi olarak gordukleri biri onlari ciddiye alip dava acarsa kesin kaybedecekler. Bu yuzden hem bir yandan sucladiklari kurum/kisilere “ceteci” damgasi vuruyorlar, hem de direkt olarak bu tanimi kullanmaktan cekindikleri icin “yardimci” gibi bir kategori icat ediyorlar.

    Samimiyetsizlikten kastim bu. Eger ortada bir cete olduguna dair bir bulgunuz varsa, bu bulgulari ortaya koyar, kimlerin cete uyesi oldugunu acik acik soylersiniz. Yok bunu yapamiyorsaniz, soylenenler iftira duzeyinde kalir. Surekli adalet, hukuk’tan bahseden bir blog’da da bu tarz iftiralar nasil yer buluyor bunu da anlamak imkansiz.

    Cevapla

    • fmerakli Says:

      Cok guzel bir noktaya deginmissin Merttalay!

      Dogan ve Rodrik su cumle ile bitirmisler yazilarini:

      “Belge üreten çetenin ortaya çıkması ve yargılanması ancak hükümetin iradesi ile gerçekleşebilir. Yaşadığımiz süreç ise tam tersini göstermiştir. AKP hükümeti çeteye manevra alanı tanımış ve etkili olmasına müsaade etmiştir. Dolayısıyla Türkiye’de adaletsizliğin ve hukuk devletinin altının oyulmasının siyasi sorumlusu da bu hükümettir.”

      Balyoz davasina konu olan hukuk devletinin altini oymayi hedefleyen darbe planlarinin AKP hukumetini hedef aldigi dusunuldugunde yukaridaki ifadeyi anlamlandirmak iyice zorlasiyor.

      Yukaridakileri satirlari okuyunca, aklima Bayramoglu’nuin Dogan ve Rodrik’e verdigi cevaptan su bolum aklima geldi:

      “Ölüm listelerinde ismi olan insanlardan, onları hedef seçenler için yardım isteyeceksiniz, listelerin sahte olduğunu söylemelerini talep edeceksiniz?

      Akıl vicdanı önüne alıyor demek ki!”

      Cevapla

    • Can Acar Says:

      Samimiyetsizlikten kastim bu. Eger ortada bir darbe olduguna dair bir bulgunuz varsa, bu bulgulari ortaya koyar, kimlerin darbe planladığını acik acik soylersiniz. Yok bunu yapamiyorsaniz, soylenenler iftira duzeyinde kalir.

      Cevapla

    • acracia Says:

      Merttalay:

      Size ayrica sahsen yanitim en asagida.

      Burasi cok kalabalik olmus; gozden kacarsa diye ekliyorum oraya.

      Cevapla

  15. ihtimal Says:

    Bugun sabah ailemle telefonda gorusuyordum. Konuyu acmak icin sabirsizdim ve balyoz muhabbetini babamla konusmaya basladik.
    “Ben: Baba ne diyorsun bu balyoz olayina.
    Babam: Ogul.. Bu defa defterlerini durecekler, bunlarin millete yaptiklari yeter artik yillardir. Darbeyle dogduk darbeyle olecegiz..
    Ben: Ama bu baransu dokumanlarinda uckagit var diyorlar ne dersin? O cetin Dogan generalin amerikadaki kizi ve damadi surekli deliller buluyor, bir numara olmasin sakin?
    Babam: Olum ne numarasi, bilmeyen mi var sanki bunlarin ne halt karistirdiklarini. Hem bak ordunun kalbinden taaa kalbinden cikti bu dokumanlar daha kacacak yerleri kalmadi.
    Ben: Yahu onlarida baskalari yerlestirdiler diyorlar!
    Babam: Yahu oglum birak bunlari, benim evimden niye cikmiyor bu dokumanlar!” diyerek guluyor..

    Kahvehanede okeyciler (kendisi siki bir okeycidir) ne dusunuyor bu konuda diye soruyorum. “Eskiden kahvede bir iki 12 eylulde lazimdi kardesim diyen cikardi. Hemde hayret cok okumuslardan cikardi. Simdi kimsenin bunlari destekledigi yok, diyorum sana bu defa defteri durulcek bunlarin…..” diyerek baska konulara geciyoruz.
    Iste size guneytdogu anadoluda orta olcekli bir ilcede durum. Analizide siz yaparsiniz artik!

    Cevapla

  16. acracia Says:

    Degerli Blog Yorumculari:

    Once buradaki dinamiklerden yola cikip bir iki noktaya deginmek, sonra da bu dinamikleri goz onune alarak, bu ornekler uzerinden bu blog girisindeki AKP ile ilgili blog yazarlarinin dikkat cektigi siyasi sorumluluk konusunda bir iki sey soylemek istiyorum. Okuyan herkese de ayiracagi vakit icin simdiden tesekkur ederim.

    —–
    Son yazismalari okudukca icimden hepimizi bir odaya koysalar acaba nasil olurdu diye dusunmedim
    degil. O odada olsak daha kibar ve dusunceli olur muyduk yuzyuze baktigimiz icin? Dahasi o odada olmak
    istiyor muyuz bilmiyorum, ama bu blogu takip ettigimize gore hepimizi buraya ceken bir motivasyon
    var elbette.

    O motivasyona neler yakistirilmadi ki? Komplo teorilerinden yaftalara, ictenlik sorgulamalarindan
    milletini/kanini acikla davalarina, irkciliktan “ana-babana olmadan once aklin neredeydi?”lere. Su
    sayfaya bakinca bile orneklerini goruyorum. Ve acikca ifade edeyim, Fmerakli’nin motivasyonunu da
    “fetocu” olarak aciklamakla, tanimadigimiz bilmedigimiz birisine bu yaftayi yakistirmayi,
    “darbeci cengaver” yaftasindan farkli kilanin ne oldugunu ben bilmiyorum.
    (Tabii ben de nasibimi aldim; Ihtimal beni kadin sanarak–acracia’yi akasya falan sandi herhalde–bunun uzerinden asagilamaya bir de nedense bundan guc alarak cocuk muamelesi yapmaya calismisti. Ben elini bu kadar acik etmesine cok gulmustum o baska).

    Kimimiz adalet duygusuyla buraya bir sekilde yorumlar yazdigimiz gibi, hepimizin hassasiyetleri baska. Ayni olmak da zorunda degil. Buraya nefret kusmak, kiskirtmak, vs icin gelenler oldugu gibi, blog yazarlarini sahsen kimliklerini son derece sakil bir sekilde hedef alarak yipratmaya calisanlar, Balyoz’u orduyla ilgili bir hesaplasma babinda gormek ve/veya israrla boyle gorulmesini isteyenler, bunun dogru olmadigini dusunen ve/veya anlatmaya calisanlar, ve tabii bazi yorumlardan goruldugu uzere Balyoz’da bilfiil yargilanarak bize surekli “Cetin Pasa suydu buydu” diye ofke kusanlara baska 200’e yakin etten kemikten insanin da oldugunu hatirlatan sesler, vs vs vs.

    Ancak arada iki yorum var ki bunlarin arada kaynamasini istemedim ben: Fenerant ve Taylan’in yorumlari.

    Fenerant’in 11 nolu yorumunda soyledigi, ayni haksizliklarla kendisinin zit fikirlerde oldugu bir sahis karsilassa yaninda olacagi yorumu ile Taylan’in yazdigi [“Ekrem Dumanli’dan cagrimiza yanit yok” blog girisine yaptigi 2 numarali yorum ve kendisine verilen cevaba cevaben] kendi ailesinin 12 Eylul ve 12 Mart’ta cektigi sikintilara ragmen Balyoz’daki sorunlari gorebildigini ifade etmesi. [Taylan bunu siz kendiniz telaffuz ettiginiz ve cok onemli oldugunu dusundugum icin dile getiriyorum, yoksa asla soz konusu etmek aklimin ucundan gecmez, eger bunun–yani ailenizle ilgili yorumunuzu dile getirmemin–haddimi asmak oldugunu dusunurseniz, lutfen soyleyin. Ve eger haddimi asmissam ictenlikle ozur dilerim].

    Bence bunlar cok degerli yorumlar, hele uygulamaya konmussa. Cunku bunlar su veya bu sekilde, sunun veya bunun elinden cikmis bir magduriyet, haksizlik, hedef haline getirilmeyi kin ve ofke kusmak yerine, bir prensip olarak adalet duygusuna bagli kalmayi secmeyi isaret ediyor. Bu sebeple hem bazi liberaller olarak anilan sahislar (bunu kinayeyle degil, artik liberal demek ne demek bilemedigim icin soyluyorum) hem de burada yazan bazi kisiler kilitlenmis gibi surekli ordunun demokratik olmadigiyla Balyoz’u esdeger gostermeye calistikca bu prensipten ziyade olayi orduyla bir hesaplasma olarak gordukleri izlenimine kapiliyorum. Bu arada da cok somut deliller, sorunlar goz ardi edilip olasilik hesaplarina giriyoruz gibi geliyor. Belki oyle degildir, ama buradan oyle gorunuyor.

    Diger taraftan da, TSK’nin bir kurum olarak (burada yazan ve TSK mensubu oldugunu soyleyen sahislardan bahsetmiyorum; rica ederim bunu sahsi algilamayin) acaba neden bugun bu kadar kisinin bu kadar sahibeli gorulmus bir dava olmasina ve bu blogda da defalarca dile getirilmis karsi delillere ragmen insanlarin bunlara bakmak yerine TSK demokratik degil ki mantigiyla hareket etmelerine sasirmamasi lazim.
    Bir gunde boyle olmadi insanlar. Darbeler, 12 Eylul’de ayni sekilde yapilmis haksizliklar, davalar, vs vs.
    Su anda TSK’nin da bir kurum olarak gecmisindeki hatalarla bir ichesaplasmasi yapmasi lazim.

    Biz burada kimseyi sahsen demokrasi sinavindan gecirmiyoruz. Somut bir dava ve sahibeler var. Onu tartisiyoruz. Fikirleri begenilmedi diye fetocu, darbeci, cantaci, ayakkabici, mangalda kul birakmayici, vs vs insanlari yaftalamakta herkes serbest, ama bunun ben bu tartismaya bir katkisi oldugunu sanmiyorum. Buna surekli Cetin Pasa darbeci diyenleri de dahil ediyorum.

    Hemen bana da darbeci yaftasi hazirlayanlara soyleyeyim: 28 Subat’a zemin hazirlayan Merve Kavakci meselesinde, ben prensip olarak Merve Kavakci’ya destek vermistim. Bas ortulu oldugu icin kimsenin yaftalanmasina, hakkinin kisitlanmasina gonlum razi degil. Sonra seneler gecti, kendisiyle tanistim, prensip olarak destekledigim bu sahistan ayni duyarliligi baska gruplarin o siralar yasamakta oldugu magduriyete (Turkiye’deki ekalliyetler, vs) gostermedigini gordum.
    Hatta oyle yorumlari oldu ki en hafif deyimiyle kibarca kendisine katilmadim diyelim (simdilerde Vakit’te yaziyor). Bugun sirf basortulu diye hedef alinsa o prensip uzerinden yine basortusu uzerinden ayrimcilik yapilmamasi gerektigini soylerim, ama fikirlerine gelince o baska bir konu degil mi? Bu kesinlikle kendisine katiliyorum demek degil ki. (Bu arada bugun demokrati kesilen Yasemin Congar’in 28 Subat seceresini bilmeyenler gidip arastirabilirler).

    Bunu anlamak neden bu kadar zor?

    Bu baglamda, Merttalay, 10 nolu yoruma verdiginiz yanit:

    “Blog yazarlarinin ilham kaynagini buldum: Avukat Celal Ulgen.

    Soru: Cumhuriyet Savcilari neden harddiskleri muhurleyip Askeri Savciya vermisler?
    Cevap: Cunku icinde ne oldugunu biliyorlardi!

    Kanit: Ne kaniti?

    Bunu soyleyen de bir avukat!”

    Bu kadar usulsuzluk icinde artik insanlarin sabri tasip “ne kaniti?” diyorsa ve siz de bunu blog yazarlarina ilham olarak yorumluyorsaniz, ben sizin bu yorumla ne yapmayi amacladiginizi bilemem, ama prensip olarak bir kanit bulunmasina bu kadar merakliysaniz diger celiskileri neden gormek istemediginizi sorgularim. Adalete bir prensip olarak mi baglisiniz, yoksa siz de Balyoz’u bir kan davasina cevirenlerden misiniz, merak ederim. Bunu sirf bu ornek uzerinden konusarak da soylemiyorum.

    —–
    Bu yuzden, AKP’ye gelince:

    Benim inandigim hicbir siyasi ve sosyal hayat gorusuyle uymamasina ragmen, ilk secimlerden sonra AKP’yi destekledim. 2000’lerin ilk yarisinda saga donseniz Kerincsiz ve ekibi, sola donseniz usulsuz davalar, duz gitmeye calissaniz baska bir suru sorun vardi. Prensip olarak bir siir okudu diye hapse girmesine karsi ciktigim Basbakan’in ilk icraatlerini olumlu karsiladim. Ancak ben AKP’nin de prensip olarak yasamis oldugu
    magduriyetlerden bir ichesaplasmasi ve ders cikardigini gormuyorum. Onun yerine gitgide otoriterlesen, kendine yapilmis haksizliklarin baskalarina aynen yapilmasina ses cikarmayan, kendi konusma ozgurlugunun kisitlandigi ve hapis yattigi surecten prensip olarak adaletin herkese gerektigine deger vermek yerine simdi en ufak bir elestiriye bile tahammul edemeyerek baskalarinin konusma ozgurlugunu davalarla kisitlamaya giristigi izlenimindeyim.

    Yani herkes gibi AKP’nin de butun gecmis sureclerden adaletin, hukukun herkese lazim oldugu prensibini gozettigi izlenimine sahip degilim. Bu da guc eline gecince birinin otekinden daha farkli olmadigini dusundurur prensip olarak.

    Fmerakli:

    Yukarida adalet sisteminden bahsetmissiniz.
    AKP’nin Adalet Bakanlari Cemil Cicek ve Sadullah Ergin’in icraatlerinde ben elle tutulacak seyler gormuyorum. Son referandumdan sonra yapilabilecek iyilestirmeler yapilmadi. Sozler tutulmadi. Hatta adalet sisteminde zaten ciliz olarak var olan “checks and balances” dedigimiz gucler ayrismasi torpulendi, vs vs.
    Daha dun Cemil Cicek’in meslektaslariniz olan bazi akademisyenlere vatan hainleri diye bagirdigini da hatirlatirim. Hrant Dink, vs diyorsunuz. Meclisteki diger butun partilerin gorulmemis bir isbirligiyle ortaklasa ortaya getirdigi faili mechullerin izini surme sorgusuna AKP milletvekilleri tam uc kez red oyu verdiler. Yani hukukun alti oyulmak deyince, sirf Balyoz da degil, genel resim parlak gorunmuyor. Ozellikle kuvvetler ayrismasi konusunda.

    Bu baglamda, sormak istedigim soru su:

    Buradaki davaya prensip olarak hukukun adaletin herkese lazim oldugu ilkesinden hareketle bakiyorsak, ki bir cogumuz bunu ifade ediyor, Balyoz’la ilgili tabloyu gormek neden bu kadar zor? Bu blog icindeki dinamik icinse sunu sormak istiyorum: yaftalar yapistirmak, olayi sahsilestirip kisisel saldirilarda bulunmakla, burada prensip olarak tartistigimiz adalet ne kadar ortusuyor?

    Cevapla

    • ihtimal Says:

      🙂 Biliyordum o esprinin hosuna gittigini!!

      Cevapla

      • acracia Says:

        Ihtimal: butun yazidan cikara cikara bunu cikardiysaniz, zat-i alinizin cani sagolsun diyorum.

        Cevapla

    • acracia Says:

      “Fikirleri begenilmedi diye fetocu, darbeci, cantaci, ayakkabici, mangalda kul birakmayici, vs vs insanlari yaftalamakta herkes serbest, ama bunun ben bu tartismaya bir katkisi oldugunu sanmiyorum” cumlesinde gecen cantaci, ayakkabici, mangalda kul birakmayicilardan da kendilerini ornek olarak kullandigim icin bu vesileyle ozur dilerim.

      Cevapla

      • ihtimal Says:

        Peki ya fetocular… Onlardan ozur dileme geregi duymuyormusun? 🙂

        Cevapla

        • acracia Says:

          Ihtimal: ben neyi soylemek istediysem soyledim. Ama sizin ne soylemeye calistigimi anlamadiginiz acik. Olur boyle seyler diyorum, bu konuyu burada kendi acimdan kapatiyorum.

          Cevapla

    • eminkk Says:

      Aaala.. Katılıyorum.

      Cevapla

    • Bulent Murtezaoglu Says:

      Ancak ben AKP’nin de prensip olarak yasamis oldugu magduriyetlerden bir ichesaplasmasi ve ders cikardigini gormuyorum.

      Ben goruyorum. Guclu olunacak ve ancak guc cok baskin olugunda harekete gecilecek, genis tabanli bir koalisyona dayanilacak ve bu insanlar icin acik ara en iyi alternatif olunacak, kolay satilan bir siyasi teori olacak, dis destek icin AB/ABD politik/entelektuel siniflarinin okuzlugu ve ahlaksizligi dibine kadar kullanildigi gibi finans/askeri bakimdan en iyi alternatif olunacak, icerideki okumuslardaki ilkesizlik ve entelektuel zaaf degerlenirilecek, TSK ve ‘devlet’ gucleri ile Kurt meselesi icin ehven-i ser alternatif olunarak ittifak kurulacak vs. vs.

      Boyle politik olusumlar baslarina gelenlerden bizim cikartmalarini arzu ettigimiz dersleri cikartmiyorlar, olaylari ve hali gozlemleyerek vardiklari fikirlerden yeni taktikler ediniyorlar. Haksiz olduklarini da soyleyemem cunku halk dahil istedigi[n/m]iz dersleri almaya yonelten bir guc yok.

      Siz gayet tabii bunlari benden daha iyi biliyorsunuzdur ama o ifadeyi gorunce ilisip aklima gelenleri yazivereyim dedim. (Bu bize ozgu de degil, ABD Viet-Nam’dan cok iyi dersler almis mesela, goruyoruz. Ha, insanlar kardes olsa hayat bayram olsa laylaylom seklinde degil o ders tabii.)

      Cevapla

      • acracia Says:

        Bulent Murtezaoglu:

        Bu tam da benim sozunu ettigim ichesaplasmayi icermeyen ders. Biz magdur olduk, sira onlarda dersi. Ben tam ifade edemedim belki de, soyle netlestirmeye calisayim:

        Butun yaziyi dayandirmaya calistigim temel nokta, yasanmis bir magduriyet, haksizlik, hedef haline getirilmekten (bir sekilde darbe magduru olabilirsiniz; Balyoz’daki gibi baska tur magdur olabilirsiniz; tamamen baska bir ornekle Erdogan’inki gibi siir okudugunuz icin ifade ozgurlugunuz kisitlanip magdur edilmis olabilirsiniz; bos bos darbeci veya fetocu diye damgalanmis olabilirsiniz; vs) ne ders cikarilacagi idi.

        Bu sayfada da bol bol orneklerini gordugumuz gibi bundan cikisin bana yapildi aynisini ben yaparim mantigiyla kin ve ofke kusmak yerine, veya bir guc savasina cevirmek yerine (ki bunun sonu yok) bir prensip olarak adalet duygusuna, bu adalet herkese lazim prensibinden hareketle bagli kalmayi secmekti benim kastim. Yoksa guc kimin eline gecerse veya hatta top kimin ayagina gelmisse yine aynisini yaparsa, ben bundan gereken ichesaplasmasiyla cikildigi izlenimini edinmem.

        Bunlardan, “guc ve iktidar bende olmali demek ki” mantigi tam da elestirdigim seylerden biriydi. Kendisi magdur olmus birisinin, ya da baskalarinin magduriyetine tanik olanlarin, daha daha baskalarinin magduriyetine daha hassas olmasini beklerim ben.

        Cevapla

        • Bulent Murtezaoglu Says:

          Gayet tabii, haklisiniz. Belki birinci oncelik olarak guc pesinde olan insanlarin amaclarina gore alacaklari ders, almis olduklari ders demek istiyordum. Isin karakterine goz onune alinirsa, dogru dersi almislar. Sadece ifade konusunda bile, basbakan seneler evvel ilk davalarini acip tarzini belli ettiginde guclu ve ilkeli bir ses cikti mi? (Bakin Ahmet Altan’in durumunda da ona yapilan mevzu ediliyor, ne o kanunlari sorgulayan var ne de basbakanin tarzina dogru durust ses edilmemesinin o isteki dahlini.) Yukarida saydigim aktorlerden hicbiri alinacak diye beklenen derslerin alinmasini kolaylastiracak tavra sahip degil ki?

          Kavakci isinden alinabilecek bir ders de, bir devlete yemin edip bir kac ay sonra yemin vs. kavramlarin da icine bulunugu bir fikriyatin ruzgari ile bir mevkiye varip baska bir devlete yemin etmeye kalkanlara Allah’in ne engel cikartacaginin belli olmayacagi olabilir. (Hinzirligimdan yazdim bunu ama belli bir cerceveden bakilininca o da o olaydan cikabilecek bir ders. Insanlari istedigimiz dersleri alacaklari kulvarlara tikmis degiliz.)

          Cevapla

  17. ata Says:

    fmeraklı,siz, “okuma-yazma bilenin cahilliği en kötüsüdür” ifadesinin mümtaz bir örneğisiniz.Konular hakkında gerekli bilgi ve donanıma sahip olmamanıza rağmen, biliyormuş gibi çok güzel “ahkam” kesiyorsunuz.Ya da konuları saptırmak ile meşgulsünüz..
    Size, Cihaner olayı ile ilgili maddeleri veriyorum…notlarımı da büyük harfler ile altına yazacağım.Umarım, öğrenmenize,gelişiminize faydası olur.

    HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU
    Madde 98 – Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki birinci sınıf hakim ve savcılar, disiplin cezası, soruşturma ve kovuşturma bakımından Yargıtay üyeleri hakkındaki hükümlere tabidir. Ancak soruşturma yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.
    HUKUKTA ÖZEL KANUN DEDİĞİMİZ TÜRDEKİ KANUN OLAN “HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU” MADDE 98′E GÖRE, 1NCİ SINIF BİR SAVCI OLAN CİHANER İÇİN,KANUNDA AÇIKÇA YAZILDIĞI ÜZERE, DİSİPLİN CEZASI VEREBİLECEK MAKAM, SUÇLAMA İLE İLGİLİ SORUŞTURMA(HAZIRLIK SORUŞTURMASI)VE KOVUŞTURMA(YARGILAMA)YAPABİLECEK MAKAM YARGITAYDIR.SORUŞTURMA (YARGILAMA DEĞİL) YAPILABİLMESİ İÇİN AYRICA ADALET BAKANININ TALEBİ GEREKİR.

    Madde 88 – Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri dışında suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Ancak, durum Adalet Bakanlığına derhal bildirilir. (Mülga son cümle: 22/12/2005-5435 S.K./43.mad)
    Birinci fıkra hükümlerine aykırı hareket eden kolluk kuvvetleri amir ve memurları hakkında yetkili Cumhuriyet savcılığı tarafından genel hükümlere göre doğrudan doğruya soruşturma ve kovuşturma yapılır.

    SUÇÜSTÜ HALİ MEVCUT DEĞİL İKEN, HAKİM VE SAVCILAR İÇİN, YAKALAMA-ARAMA İŞLEMİ YAPILAMAZ. YANİ SAVCI ŞANAL,KANUNSUZ İŞLEMLER YAPMIŞTIR….HİÇ ŞÜPHESİZ.

    ŞİMDİ GELELİM SENİN DE AKLINI ÇELENLERİN DAYANDIĞI (ANCAK EKSİK OKUDUĞU)MADDELERE :

    CMK Madde 250/3

    3) Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hâli dahil askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.

    SEN DE DİYORSUN YA; “AMA TERÖR SUÇU OLDUĞU İÇİN ….” SAVINA; MADDE NE DİYOR, “SIFAT VE MEMURİYETLERİ NE OLURSA OLSUN BU KANUNLA GÖREVLENDİRİLMİŞ AĞIR CEZA MAHKEMELERİNDE YARGILANIR” VE ŞİMDİ DİKKAT DEVAM EDİYOR MADDE “YARGITAYIN YARGILAYACAĞI KİŞİLERE İLİŞKİN HÜKÜMLER HÜKÜMLER…….SAKLIDIR” YANİ??? SUÇ NE OLURSA OLSUN, YARGITAYIN YARGILAMASI İÇİNE GİRDİĞİ BELİRTİLEN KİŞİLER İSTİSNADIR.GİRDİĞİ NERDE BELİRTİLMİŞTİ, “HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNUNDA” ÖZEL KANUN,GENEL KANUNDAN ÖNCE GELİR PRENSİBİ DE EKLENİNCE, ORTADA ZERRE KADAR ŞÜPHE YOK. SENİN VE SENİN GİBİLERİN AKLINA UYARSAK,YUKARIDAKİ MADDEDE YAZILAN “ANAYASA MAHKEMESİ VE YARGITAYIN YARGILAYACAĞI KİŞİLERE İLİŞKİN HÜKÜMLER…..SAKLIDIR” KURALINI GÖRMEZSEK, ANAYASA MAHKEMESİ YARGILAMASI KAPSAMINDA OLAN ,BAŞBAKAN,BAKANLAR VS. DAHİ ,ÖZEL YETKİLİ AĞIR CEZA MAHKEMELERİNDE YARGILANIR,SAVCI ŞANAL GİBİLERİN ARAMA-YAKALAMA İŞLEMLERİNE MUHATAP KALIR.

    ERZİNCAN-ERZURUM HATTINDA BÜYÜK BİR HUKUK KATLİAMI YAŞANMIŞTIR,HEM DE ADALET BAKANLIĞININ GÖZETİMİ VE DENETİMİ ALTINDA.SÜREÇ İÇERİSİNDE,CİHANER’İN DOSYASI, YARGITAYA GÖNDERİLMEMEK İÇİN TÜRLÜ OYUNLAR OYNANMIŞTIR.YARGITAYIN KARARLARI HİÇE SAYILMIŞTIR.HSYK, BU KANUNSUZ-HUKUKSUZ OYUNLARA KARŞI, SAVCI ŞANAL IN YETKİSİNİ KALDIRMIŞ, YARGITAY DA ERZURUM-İST.MALATYA(VEYA DİYARBAKIR’DI) ARASINDA DOLAŞTIRILARAK YARGITAYDAN KAÇIRILMIŞTIR.YARGITAYDA TUTUKLU BİR SAVCI İÇİN DOSYA FOTOKOPİSİ ÜZERİNDEN İŞLEM YAPMAK DURUMUNDA BIRAKILMIŞTIR.
    TÜM BU KANUNSUZ-HUKUKSUZ İŞLEMLERİN İÇERİĞİNİ BİLMEDEN, “YOK EFENDİM TERÖR SUÇU NEDENİYLE,ÖZEL YETKİLİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ YETKİLİDİR,YARGITAY TEMYİZ İÇİN YETKİLİDİR”
    BİLGİSİNİ NERENİZDEN ÇIKARIP UYDURUYORSUNUZ ?? HİÇ UTANIRIM,AYIP OLUR KORKUNUZ YOK MU SİZİN ??? BU BİLGİLERİ, YANDAŞ BASININ MÜMTAZ TEMSİLCİLERİNDEN ALIRSANIZ, BİLGİYE-GERÇEĞE DEĞİL, SADECE ÇAMURA SAHİP OLURSUNUZ.KAFA KARIŞTIRMAK,KONULARI SAPTIRMAKTA PROVOKATÖRLÜĞÜN BİR CİNSİDİR, İRONİK ESPRİLER,(SÖZDE)ALAY EDİCİ İFADELER DE ÇAMURDAN YEMEĞİNİZİN SOSLARI OLSA GEREK.

    Cevapla

    • ihtimal Says:

      Atacim, burda ozene bezen yazilar yapmamak icin cok iyi bir sebebsin 🙂

      Cevapla

      • ata Says:

        “burada özene,bezene yazılar yazmamak…” diye çevirdim dilimize.Konu içeriği ile ilgili bir katkın varsa,paylaşabilirsin.Gerisi, zaman kaybı !

        Cevapla

    • fmerakli Says:

      Ata Bey,

      Yargitay Genel Kurulu’nin Cihaner davasi ile ilgili gerekceli karari dort ay sonra ancak dun kamuoyuna aciklandi. Asagida aktardiklarim benim fikirlerim degil, oy coklugu ile alinan karara serh koyan Yargitay Ceza Kurulu uyelerinin serh gerekceleri:

      “[Fotokopiden birlestirme] Yargıtay’ın içtihatlarına ve 11. Ceza’nın kararlarına aykırıdır. Birleştirme kararı yok hükmündedir.”

      “Erzurum’un birleştirme kararını vererek kapattığı dosyaya yaklaşık bir ay sonra Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin birleştirme kararı vermesinin hukuksal bir değeri yoktur. 11. Ceza Dairesi, müşterek yüksek görevli mahkeme olmadığı halde esası kapanmış dosyaya bu durumu bilmesine rağmen birleştirme kararı vermiş ve bu dosyayı isteyerek kendi dosyası üzerinden yargılanmasına karar vermiştir. Bu nedenle bu karar yok hükmündedir. Kendisi Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden birleştirme ile karşılıklı muvafakat almadan birleştirme kararı vermiş ve kendi deyimiyle hukuksal sonuç doğurmayan birleştirme kararı vermiştir. Daha da ileri gitmiş, hukuksal sonuç doğurmayan karara dayalı olarak da sanık İlhan Cihaner ile diğer tüm sanıklarla ilgili bağlayıcı tahliye kararları vermiştir. 11. Ceza Dairesi’nin usulünce onaylattırılarak güvenilirliği sağlanmadan çıktı belgelere dayalı olarak verilen birleştirme kararı yok hükmündedir.”

      Grekeceli kararda, fotokopi belgelerle yapilmis birlestirme kararlarinin yok hukmunde olgunu ortaya koyan Yargitay’in eski tarihli kararlari, diger bir deyisle ictihati da acikca ifade edilmis.

      Kurul uyelerinden birisi “Bir hâkim-savcının işlediği örneğin PKK veya DHKP-C veya Hizbullah’a üye olma suçu görev suçu olarak kabul edilebilir mi?” sorusunu sorarak, Cihaner’e isnat edilen teror orgutu uyesi olma sucunun gorev sucu degil, CMK 250. madde kapsaminda ozel yetkili mahkemelerin gorev alanina giren bir kisisel suc oldugunu serh gerekcesi olarak ifade etmis…

      Hadi ben bilgisizim, amacim camur atmak, provokatorluk yapmak, bu Yargitay uyelerine ne diyecegiz?

      Cevapla

      • ata Says:

        Yargıtay ceza genel kurulunda; 1- Cihaner’in davasının nerede görüleceği,”görevli mahkeme” kanusu görüşülüyor ve 5 e karşı, 19 oy ile oy çoğunluğu ile birleştirme kararı veren görevli mahkemenin Yargıtay 11.Ceza Dairesi olduğu karara bağlanıyor. Zaten CMK 250/3. gayet açık…anlaşılması kolay. Şöyleki, “….3) Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hâli dahil askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.” MADDE, istisna getirmiş ve anayasa mahkemesinin ve yargıtay ın yargılayacağı kişiler istisna demiş.Cinaner de 1nci sınıf savcı olmasından dolayı, kanun gereği yargıtay yargılamasına dahil kişilerden biri.
        TÜM BUNLARA RAĞMEN SENİN ARZUN BU AÇIKLIĞA VE 19 YÜKSEK YARGICA RAĞMEN, MUHALEFET EDEN DİĞER 5 YARGICA DAYANMAK,İNANMAK !
        2- Genel kurulda ayrıca, ist.13.ağır ceza mahkemesinin (Çiçek-ıslak imza davası ile) birleştirme kararı ile Yargıtay 11.ceza dairesi nin birleştirme kararı arasındaki görev uyuşmazlığı sorunu karara bağlanmış oluyor.Cihaner i yargılayabilecek mahkeme yargıtay olduğuna göre, İst.13. ağır ceza mahkemesi, yargılamaya yetkisi olmadığı bir kişinin dosyasını ne hakla kendisi görmek üzere birleştirme kararı verebilir zaten !! ve ceza genel kurulu, fotokopi dosya üzerinden birleştirme kararı veren 11.ceza dairesinin kararını 6 ya karşı, 18 oyla hukuka uygun buluyor.Burda muhaliflerin itirazı fotokopi üzerinden dosya incelenemeyeceği, fakat zaten dosya temyiz süreci şeklinde incelenmiyor zaten, öyle olsaydı yanlış karar olurdu.Ve içtihatlara aykırı,benzer bir durum da yok.Birleştirme kararı temyiz incelemesi değildir. 18 yüksek yargıç bu hukuki ayrıntıyı doğru yorumluyor. SEN YİNE MUHALİF 6 ÜYEYE GÖRE GÖRMEKTE VE İNANMAKTASIN,ÇÜNKÜ GÖNLÜN ONU ARZU EDİYOR.
        Cihaner dosyası, yargıtay dan köşe bucak kaçırılmıştır…Dosya üzerinden yetkisi kaldırılan savcı şanal, kararı bilmesine rağmen apar topar dosyayı yargıtaydan kaçırmıştır,peşinden Erzurum 2.ağır ceza mahkemesi doyayı, yargıtay ın acil yazısına rağmen, yine yargıtay a yollamamış ve tunceli ve diyarbakır (sanırım diyarbakır dı) göndermiş, buralardan geri geldiğinde bir de İst. a yollamıştır.Bu hukuksuz,kanunsuz dosya kaçırma işlemlerinin büyük süreci ,cihaner in tutuklu olduğu bir süreçte yapılmıştır.Cihaner, yetkisiz bir savcı,yetkisiz bir mahkeme ile hukuksuz ve kanunsuz bir şekilde yakalanma,aranma,tutuklanma işlemi ile karşı karşıya kalmış akabinde de, dosyası bu şekilde yargıtay dan kaçırılmıştır.Erzurum 2. ağır ceza mahkemesindeki iddianame,gizli tanıklar,imzasız ihbarlar ,yargılama sürecinden bahsetmiyorum bile bunlar da birer hukuk garebetidir.Tüm bunların, adalet bakanlığının bilgisi ve desteği olmadan yapıldığına inanmak saflık olur. (fotokopiden, “temyiz incelemesi” değil, “birleştirme” kararı verilmez şeklinde bir içtihat varsa…yüzüme çarparsınız. ancak üzgünüm yok !!) Senin bahsini ettiğin ve muhaliflerin emsal gösterdiği karar(21.06.2010 tarih ve 2305/7029 sayılı karar) bir temyiz incelemesi ve yerel mahkemenin onaylı olmayan kopi belgeleri esas alınarak hüküm kurması kararını bozuyor.Görev ve yetki uyuşmazlığı çözümü bir temyzi incelemesi değildir.

        AYRICA,SAKIN HA ATLAMAYIN; EĞER SİZİN TEZİNİZ GEÇERLİ OLURSA, 250/3 DEKİ İSTİSNA ( Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hâli dahil askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.)GÖZDEN KAÇARSA, TERÖR SUÇLAMASI İLE SORUŞTURULAN BAKAN VE BAŞBAKAN DAHİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE ÇIKARILIR, HEM DE SAVCI ŞANAL GİBİ MİLİTAN BİR SAVCININ, ARAMA,YAKALAMA,ODASININ BASILMASI GİBİ MUAMELELERİ İLE. İŞLEMİN NE KADAR HUKUKSUZ-KANUNSUZ OLDUĞU BURDAN BELLİ Dİ Mİ?

        DEMEK Kİ NEYMİŞ ; “…. Ayrica Cihaner’in yargilama yeri ancak gorevi ile ilgili bir suc isler ise Yargitay. Ama kendisine isnat edilen suc teror orgutu uyelegi ve bu ka gorev sucu kapsaminda degil. Tipki Balyoz ve Ergenekon davalarinda oldugu gibi benzer bir suc isnadi ile yargilanan Cihaner’in davasinin agir ceza mahkemelerinde gorulmesi ve karar baglanmasi, temyiz asamasinda ise yuksek mahkemeye gitmesi gerekiyor idi….” ŞEKLİNDEKİ SÖZLERİNİZ HİÇ BİR BİLGİYE DAYANMAYAN, AFAKİ,YANDAŞ-YALAKA KALEMLERİN İFADESİNE DAYANAN YORUMLAR MIŞ.

        DEMEK Kİ NEYMİŞ ? ;
        “….Yargitay yine hukukta yeri olmayan ve kendi ictihatlarina aykiri bir sekilde fotokopiden dosya birlestirerek Cihaner’in davasini gormus, bunu alelacele yaparken hic bekleyen dosyalar falan sorun olmamis ve youtuba’a dusen ses kaydindaki senaryoyu aynen uygulamistir….” ŞEKLİNDEKİ SÖLERİNİZ,YİNE BİLGİYE DAYANMAYAN, GÖNLÜNÜZÜN ARZU ETTİĞİ, SADECE YERLERSE KIVAMINDA, KAFA KARIŞTIRAN, DERİNLİĞİNİ BİLMEDİĞİNİZ KONULARDA BİLE AHKAM KESEBİLME CÜRETİNİZ OLDUĞUNA DELALETMİŞ.
        MADEM Kİ MAHKEME KARARLARINDA, MUHALİF OYLAR SİZİN İÇİN ÖNEMLİ VE GEÇERLİ, ERGENEKON-BALYOZ DAVLARINDAKİ TUTUKLULUK HALİNİ SONA ERDİREN MUHALİF OYLAR DA DAHA DEĞERLİ VE ÖNEMLİ SANIRIM.BU YÜZDEN,NE TESADÜF! TÜM MUHALİF OY VEREN HAKİMLERİN MAHKEMELERDEN ALINMASINI,SÜRÜLMESİNİ DE KINIYORSUNUZDUR.

        Bu yargıtay üyelerine ne diyeceğiz şeklindeki (haklı) sorunuza, 3 cevabım var, 1-Samimi yorumları o şekildedir,yetenekleri kısıtlıdır.Kınanacak bir durum değil, kararların çoğunlukla çıkması absürd bir durum değil 2-Sizin gibi gönlünden geçeni haklı çıkarmak için, hukuku eğip-bükmek le iştigal olmuşlardır.Vicdanı bilemediğimiz için,ispatımız yok .Kınayamayız,yanlış buluruz 3- savcı şanal ve erzurum 2.ağır ceza mahkemesi gibi militanlaşmışlardır…allah müstahaklarını versin deriz,kınarız.
        VELHASIL Sn.fmerakli, bilgi sahibi olduğunuzu zannettiğiniz ve ancak hiç de öyle olmadığını böyle yaşayarak öğreneceğiniz konularda daha dikkatli olacağınızı umarım.

        Cevapla

        • fmerakli Says:

          Anlasilan youtube’a dusen ses kaydinda koltuk pazarliklarinin da yapildigi bir yargitay uyesinin dillendirdigi ve adim adim sahneye konulan saraydan kiz kacirma piyesi sizi hic rahatsiz etmemis. Olabilir, ne diyelim…

          Bir de su cumlenize cok guldum: “fotokopiden, “temyiz incelemesi” değil, “birleştirme” kararı verilmez şeklinde bir içtihat varsa…yüzüme çarparsınız. ancak üzgünüm yok !!”

          Vallahi olmamasina hic sasirmadim, yuksek yargida gorulen bir davada bir belgenin orjinali ya da aslina uygun kopyasi olmadan fotokopi uzerinden karar almak gibi absurd bir seyin bugune kadar yasanmamis olmasi, yapilan seyin aslinda ne kadar uygunsuz oldugunu gosteriyor.

          Dusunsenize, yargitay’in bugune kadar verdigi tonlarca birlestirme karari icerisinde fotokopi uzerinden birlestirilmis tek bir dava bile yokmus, cok tesekkurler bu bilgiyi paylastiginiz icin Ata Bey… Yasananlarin hukuk acisindan ne denli siradisi oldugunu gosterecek daha iyi bir ornek veremezdiniz.

          Cevapla

          • ata Says:

            Konuyu telefon kayıtlarına getirdiğinize göre,Cihaner’in ağır ceza mahkemesinde yargılanmasının kanunsuz-hukuksuz olduğuna kanaat getirdiniz demek.Ehh bu da az buz bir şey değil…Madde madde yazınca öğrenme kolay oluyor tabi.
            Piyes Erzincan-Erzurum hattında oynandı.Yandaş,yalaka basından size verilen davetiyeler ile izlediniz.Sizler gibi seyirci olunca, böyle piyesler çok oynanır,sizden de bol bol alkış alır.

            Görev uyuşmazlığı konusunun hangi orijinal belgeler gerekiyor,bir fikrin var mı?? Kanun kitapçıkları orijinal zaten.Esasa ilişkin bir inceleme ile görev uyuşmazlığı incelemesi arasındaki farkı anlayabilmek azcık da olsa birikim gerektiriyor, dolayısıyla “gülme” tepkisi vermenizi, sizin için gayet yeterli bile buluyorum.

            Siz,”önceki içtihatlarına aykırı karar verdi” demiştiniz.Bende, “fotokopi belgeden birleştirme kararı verilemez” içerikli-şeklinde bir içtihat olmadığını,dolayısıyla içtihada aykırı karar verdi denilemeyeceğini belirttim.(ki önceki içtihatlarına aykırı demek, bu anlama gelir) Bundan, “fotokopi üzerinden birleştirilmiş tek bir dava bile yokmuş” u anlamak da, her yiğide nasip olmaz, bunun da hakkını vermeliyim.

            Bol proteinli günlere…sağlıcakla, Sn.fmerakli

            Cevapla

            • Can Acar Says:

              ata,

              Kendinizi fazla yormayın. fmerakli bunu hep yapıyor. Akademisyen olduğunu iddia ediyor, ancak en temel bilimsel düşünce yapısından çok uzak. Sadece kendi görmek istediklerini görüyor. Mantık dışı çıkarımlarda bulunuyor. Araştırdığı zaman sadece kendi fikirlerini destekleyecek bulguları değerlendiriyor. Diğer olasılıkları dikkate almıyor bile.

              Büyük ihtimalle bunu yaptığının farkında bile değil. Belki de “hep haklı çıktığı için” kendisi ile gurur duyuyordur.

              Aslında bu düşünce yapısını başka yerlerde de görüyoruz.

              * Ekrem Dumanlı tüm yazısını bir polis raporundaki çarpık (yarı doğru) ifadeye dayandırıp, yazının yazıldığı tarihte yayınlanmış olan diğer bilgileri görmüyor.

              * Savcılar Aselsan’dan gelen yazıyı okurken “bu kişilerin kurumda çalıştığı” bilgisini görüp, çalışma tarihlerini görmezden gelebiliyorlar. Belgeyi adli emanete kaldırırken belki de gerçekten “kişisel bilgileri koruduklarını” düşünüyorlar.

              * Nazlı Ilıcak zaten çarpık düşünce yapısı ile literatüre geçebilecek bir kişi.

              Bunun örnekleri çok fazla. Bu kişilerin bir kısmı gerçekten kötü niyetli, ancak hepsini “herkes çetenin parçası” diye açıklamak da kolaya kaçmak oluyor. Belki “zihin tutulması” daha uygun bir terim. Belki de “zihinlerin hiç açılmamış olması” durumu ile karşı karşıyayız. Bağımsız düşünemeyen, bilgi sahibi olmaya gerek duymadan fikir sahibi olan, bunda da bir problem görmeyen bir grup insan var karşımızda. Kimi zaman kendilerine liberal veya demokrat veya özgürlükçü diyorlar, ancak zihinlerinin tutsak olduğunun farkında değiller. Ne kaybettiklerini bilmiyorlar. Cemaat ile ilişkilendirilmeleri bazen onları şaşırtıyor, ancak sahip oldukları düşünce yapısı cemaatlerin ürettiği biat kültüründen ve sorgulamadan kabul eden düşünce tarzından hiç de farklı değil.

              Bu zinciri kırmaları kolay değil. Yıllarca başkalarının fikirlerini tekrarlamış, kendi gerçeği ile uyuşmayan fikirleri yok saymaya alışmış zihinlerini bu alışkanlıklardan vaz geçirmeleri çok çok zor.

              Saygılarımla …

              Cevapla

              • ata Says:

                Aklın önde tutulduğu, özgür düşüncenin hüküm sürdüğü bir iklim özlemiyle,en azından bilgimizin olduğu konuda yazmaya çalışıyoruz…ancak dediğin gibi, söylediğini anlamayan-konuyu dallandırıp,budaklandıran ile tartışmak da zor ! İlgin için teşekkürler…

                Cevapla

                • Can Acar Says:

                  Yanlış anlaşılmasın, yazdıklarını ilgiyle okuyorum, çok da faydalı buluyorum. Ayrıca fmerakli’nın klavye ile dalga geçme çabası ilginç. Genelde bunları ihtimal yapar. Bu da yazdıklarının bir parça da olsa işe yaradığını gösteriyor bence.

                  Saygılarımla …

                  Cevapla

            • fmerakli Says:

              Hayir hala Cihaner’in agir cezada yargilanmasi gerektigini dusunuyorum. Nasil sizin oycoklugu ile verilen bir kararda Yargitay Ceza Genel Kurulu’nda birlestirme ve tahliye kararlarini veren uyelerle hemfikir olma hakkiniz var ise, benim de o kararlara serh koyan yargitay uyeleri ile hemfikir olma hakkim vardir…

              Siz yine bir kulp takarsiniz ama Cihaner;in dosyasini fotokopiler uzerinden gorusup karar baglayan 11. Ceza Dairesi, o kararindan sadece 3 gun sonra 21.06.2010 tarih ve 2305/7029 sayili kararinda fotokopi belgeler nedeni ile Bursa 1. Agir Ceza Mahkemesi’nce verilen bir karari bozuyor:

              “Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24.10.2003 tarih ve 2003/282/306 sayılı tefrik ve görevsizlik kararından sonra oluşturulan dava dosyasının, fotokopi ile çoğaltılan bölümlerinin aslına uygunluğu onaylanmadan, onaysız fotokopilerle yetinilerek yargılamaya devamla hangi tarihli belgelerin sahte olduğu ve aldatıcı nitelikte olup olmadığı kararda açıklanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”

              “Bozma mi istersiniz, onama mi?” diye ban sormuyorlar ki fikrimi karardan once soyleyeyim, sorsalar proteinlerimi oralara harcamayi ben de isterdim!

              Cevapla

              • ata Says:

                Peki Sn.fmerakli, “Ali top at” a başlayalım yeniden…
                1- Ben neden ağır ceza mahkemesi yetkili değildir i maddeler ile anlattım, sizin argümanınız nedir, maddeler mi doğru değil ? Yanlış mı okudum ? Yoksa sadece siz öyle düşünmüyorsunuz..bu kadar mı?

                2- Yargıtay ceza genel kurulunda, cihaner in yargılanacağı yer tartışılmıyor, görüşülüp-karara bağlanan şey , yargılamayı kimin yapacağı konusu değil.Ahh ! ah ! hep aynı şeyi yapıyorsunuz azizim ! Kararı iyi okuyun,altyapınız uygun değil ise bir hukukçudan yardım alınız.

                3- Daha önce söylemiştim, yine belirteyim ; Bursa Ağır ceza mahkemesinin kararı,temyiz talebi ile 11.ceza dairesinin önünde ve temyiz incelemesi yapıyor….Cihaner dosyası için ,11.ceza dairesinin yaptığı birleştirme işlemi bir temyiz incelemesi ve temyiz incelemesi neticesinde verdiği karar değil, bir “birleştirme kararı” ve aynı şey değil, Bursa örneği elma ve armut misali. 11nci ceza dairesi, Bursa örneği gibi, benzer bir karar Manisa dan gelse ,bugün de yine aynı -bozma- kararı verir. Hak veriyorum,bunu ayırdedebilmeniz-anlayabilmeniz kolay değil.”Ben çıkan karara değil, gönlüme uygun olana inanırım” derseniz…sorun değil, konu zaten bilgiye-bilime dayanmaz,istediğinize inanın, kof kof..!

                Sonuç olarak, “Ali topu at” kıvamıyla, “1 kg.demir,1 kg. pamuktan daha ağır değildir” i bile size izah etmek zormuş,anladım.Siz, bilgiden öte gönlünüze göre düşünmek,inanmak ihtiyacındasınız.Nacizane bir tavsiye, akademik kariyer bunu kaldırmaz !

                Sağlıcakla !

                Cevapla

        • fmerakli Says:

          Bu arada klavyenizde bir sorun var galiba, yorumlarinizin bir kismi buyuk harfle cikiyor…

          Cevapla

  18. solmaz türk Says:

    Türkiye Cumhuriyeti oldukça mümbit topraklara sahiptir,üstünde bol bol vatan haini yetiştirir.

    Cevapla

  19. acracia Says:

    Merttalay:

    Yorumlarinizda blog yazarlarinin yaptigi samimiyetsizligi [ki ben buna serh koyuyorum] on plana cikardiginizi soyluyorsunuz. Ben de sizin kendi yazdiklarinizla ortaya koydugunuz tabloyu dillendirmek isterim. Sizden alintilayarak gidecegim:

    1) Blog yazarlarinin Balyoz uzerinden hakli olarak isaret ettikleri hukuksuzluklara ve bundaki siyasi sorumluluga istinaden sizin yukaridaki yorumunuz: “Ah ah ordunun basinda Cetin Pasa gibiler olacakti da Turkiye’de hukuk’un altinin oyulmasina izin verir miydi hic? Hemen bindirirdi yargic/savcilari otobusleri dogru kislaya. Orada bir guzel aydinlaniverirlerdi, herkes gorurdu adaletin nasil isledigini. Gormedik mi?”

    Buradaki sorunlar, celiskiler:

    a) Oncelikle sahsilestirerek yaptiginiz cirkin saldiriyi gecelim. Ama secimle gelen, ileri demokrasi soylemlerini kullanan sivil bir hukumetle sizin burada son derece yakisiksiz bir sekilde bir tuttugunuz ve ima etmeye calistiginiz “darbe” ortaminda hukuk isleyisi bir degildir. Birinin alternatifi oburu diye dusunuyorsaniz onu bilemem.

    Yani demokratik bir duzende olmamasi gereken hukuksuzluklara dikkat cekilince size gore verilecek cevap,
    “cunku askeri duzende cok guzel isliyordu o hukuk?” diye kinayeli bir gonderme ise, kendinizle celisiyorsunuz demektir. Cunku demokratik bir ortamdaki sorunlar dillendiriliyor burada; kimse darbelerde
    hak hukuk oldugunu soylemedi, ileri surmedi. Demokratik bir sistemdeki hukuksuzluga dikkat cekildi. Darbe savunusu yapan kimse de yok burada.

    b) Yani ordu mensuplarini ilgilendiren bu davalarda sivil bir hukumetten blog yazarlarinin yaptigi gibi sikayet edip hukuk beklememeleri gerekir, cunku ordu isin icinde, bundan sikayete hakkiniz yok imasi tasiyor soylediginiz. Oysa daha sonra sunu da soylediniz:

    “Yorumlarimda one cikardigim iki konudan biri saniklarin her TC vatandasi gibi yargilanmasi gerektigi idiyse digeri de blog’un genel samimiyetsizligi uzerine idi.”

    Yani saniklar ordu mensubu olduklarindan ote, TC vatandasi gibi sade ve esit olarak yargilanmalilar. Cok guzel; aynen katiliyorum. Zaten blog yazarlari bunun tersini soylemiyor. Ama onlar sade bir TC vatandasinin yargilanmasindaki hukuksal sorunlardan dem vurunca, buna alternatif olarak darbe hukukunu sunmadan, son derece demokratik haklari olan bu davadaki sahibelerin ardindaki siyasi sorumluluga dikkat cekince karsiliginda daha demin “esit TC vatandasi gibi yargilanmalari” imasinda bulunan siz, Cetin Pasa ordunun basinda olsa-darbeci mantigiyla hareket eder-hukukun altini en basta o oyardi mantigini one suruyorsunuz.

    Bu yaptiginizi mesrulastirmak icin de soyle diyorsunuz: “Taylan, Balyoz davasi ile bir yorum yapmadim. Hukuk devletinin altinin oyulmasina karsi blog yazarlarinin yakinen bildiklerini dusundugum bir yontemi hatirlattim sadece.”

    Tamam da, sizin de dediginiz gibi her TC vatandasi esit olarak yargilanmaliysa; blog yazarlari da darbeyi asla savunmuyorsa; burada tartisilan Cetin Dogan’in disinda 200’e yakin kisinin magdur oldugu carsaf carsaf belgelerle ortaya kondugu halde, turlu sahibelerle hukuksuzluklarin oldugu ortaya cikmissa–en basta adli emaneti hatirlatayim size; blog yazarlari da TC vatandaslarinin sahip olmasi gereken hukuk ve haklarin arkasindaki siyasi sorumluluga isaret ederek ederek, bu hukuk onunde esitlik haklarini one suruyorsa; siz de buna cevaben daha demin ileri surdugunuz herkesin sade TC vatandasi gibi esit yargilanmasi gerektigini ileri surdukten sonra mustehzi oldugunu sandiginiz bir dille “Cetin Pasa ordunun basinda olsa-darbeci mantigiyla hareket eder-hukukun altini en basta o oyardi” diyorsaniz;

    o demin sozunu ettiginiz kanun onunde esit olma ilkesini ihlal eder, vurgusunu yaptiginiz samimiyet kavraminin da icini pek guzel bosaltmis olursunuz.

    c) Burada, bu davadaki kimsenin demokratligini olcen sinav yapmiyoruz. Sahibeli bir davada kanun onunde esit
    olmasi gereken kisilerin neden bu tarz bir sahtecilikle ve sahibeyle orulu bir davada neden usulsuzlukler oldugunu sorguluyoruz; arkasinda kimler var diye sormak da en onemli sorumluluk bu noktada.

    Ben istihzanin bazen dusunceleri en oz ve guzel dillendirici bir dil oyunu oldugunu dusunurum.
    Ama sizin kullandiginiz sekliyle istihza mantik hatalarini da ortmez. Yani:

    “Ah ah ordunun basinda Cetin Pasa gibiler olacakti da Turkiye’de hukuk’un altinin oyulmasina izin verir miydi hic? Hemen bindirirdi yargic/savcilari otobusleri dogru kislaya. Orada bir guzel aydinlaniverirlerdi, herkes gorurdu adaletin nasil isledigini. Gormedik mi?”

    yukarida isaret ettigim gibi sergilediginiz celiskileri saklamaya istihzanin gucu yetmiyor.

    d) Blog yazarlari asla darbeyi savunduklarini soylemedi. Oysa bu yukarida alintiladiginiz uzere Cetin Dogan’in Balyoz’la lanse edilmeye calisildigi gibi darbeci oldugu imasini (hukukun altini oyan bir kisim/ obur kisim, Cetin Dogan gibiler ordunun basinda olacakti ki gonderirdi hakimleri/savcilari kislaya sozlerinizle) burada siz yapiyorsunuz. Bu dava 28 Subat’i yargilama davasi da degil.

    Oysa sonra Can Acar’in soyledigi:

    “Samimiyetsizlikten kastim bu. Eger ortada bir darbe olduguna dair bir bulgunuz varsa, bu bulgulari ortaya koyar, kimlerin darbe planladığını acik acik soylersiniz. Yok bunu yapamiyorsaniz, soylenenler iftira duzeyinde kalir.”

    sozune cevaben “Katiliyorum” demissiniz.

    Oyleyse bu yukaridaki alintidaki “Cetin Dogan gibiler ordunun basinda olacakti ki hukukun altini oyardi” (bunlar hep sizin yukarida soyledikleriniz) varsayimiyla yaptiginiz yorumun, ispatlayamayacaginiz icin (cunku Cetin Dogan TSK’nin basinda degil, hic olmadi, bu davada Cetin Dogan’dan baska 200’e yakin baskalari da var, Cetin Dogan gibiler bu durumda kanunsuzluklar onunde magdur olmus o 200’e yakin kisidir–darbecileri kast ediyorsunuz anladim da dava o degil, Balyoz) iftira oldugunu da kabul ediyor olmalisiniz.

    Bu prensibe katildiginiza gore, burada iftira atan sizsiniz.

    Samimiyete vurgu yaptiginizi siz soylemistiniz, degil mi?

    2) Cetin Dogan’in sahsi goruslerinden blog yazarlari mesul degil; blog yazarlarinin butun tartismalari Balyoz davasi ve bu davayi cevreleyen usulsuzlukler uzerine kurulu. Cetin Dogan’i ismen her firsatta buraya tasiyan (Balyoz’da yargilanan 200’e yakin kisi oldugunu tekrar animsatirim) da onlar degil.

    Burada, bu tarz bir cikis yapis sebebi olarak bir de sunu soyluyorsunuz, Taylan’a cevaben:

    “Taylan, Balyoz davasi ile bir yorum yapmadim. Hukuk devletinin altinin oyulmasina karsi blog yazarlarinin yakinen bildiklerini dusundugum bir yontemi hatirlattim sadece.”

    Ama blog yazarlari ozenle sadece Balyoz davasi hakkinda ve onu cerceveleyen hukuki sorunlardan konusuyorlar, konuyu bu taraflara ceken sizsiniz. Kimsenin bu mantigi hatirlatmaniza su asamada ihtiyaci oldugu sanmiyorum; darbeyi ve o mantigi savunan yok zira. 80 darbesinden sonra tank uzerine cikip kislaya konusup demokrasi dersi vermiyorsunuz; “Balyoz davasinin siyasi sorumlulari” basligina yorum yaziyorsunuz. Yani konu Balyoz. Tutarsizlik yapan, konuyu baska yere ceken blog sahipleri degil. Sizsiniz.

    3) “Dikkat ederseniz blog yazarlari “cete” ve “cete’ye hizmet edenler” gibi bir ayrima gidiyorlar. Ilginc bir ayrim, cunku savunmanin tezi bir cetenin varligina ve bu cete uyelerinin emniyet, adalet, TUBITAK gibi kurumlara sizmis olmasi argumanina dayali. Oyle ya, TUBITAK’da “kasitli” olarak yaniltici bilirkisi raporu yazanlar istemeyerek ceteye hizmet etmiyorlar herhalde, bu da onlari cetenin bir parcasi yapar. Ayni sekilde savcilar, polisler vb. de bu kapsama girer.
    Peki bu ayrim neden? Cok basit: Blog yazarlari kendilerine dava acilmasindan cekiniyorlar, bu yuzden “cete” kavramini gayet muglak tutup, isim verdikleri kurum/sahislari [istemeden yardim] gibi anlamsiz kategorilere sokuyorlar. Ellerinde herhangi bir kanit yok ve cete uyesi olarak gordukleri biri onlari ciddiye alip dava acarsa kesin kaybedecekler. Bu yuzden hem bir yandan sucladiklari kurum/kisilere “ceteci” damgasi vuruyorlar, hem de direkt olarak bu tanimi kullanmaktan cekindikleri icin “yardimci” gibi bir kategori icat ediyorlar.” demissiniz.

    Daha once defalarca ifade ettigim gibi, sirf askeriyenin gecmis sicilinden dolayi bu Balyoz’a zihniyet yargilamasi olarak yaklasip destek veren kisi cok. Bu kisiler bilerek secerek belge uretmiyorlar. Ama hele ki gazetecilerse uzerlerinde hem etik, hem mesleki, hem de tarihi bir sorumluluk biniyor. Bu yukumlulugu tam manasiyle yerine getiren bir genel tablo ben simdilik goremiyorum. Onun yerine konusamayan, sizin gibi hemen karsisindakini suclayici tavirlarla karsisindakinin konusma sahasini (ki hukuksuzluktan dem vuran PD ve DR’e sizin bundan yakinmaya hakkiniz yok, askerler darbeciyken bunlari gormezden geliyorsunuz demeye gelir sizin buraya yazdiklariniz–eger bunu kast etmek istemediyseniz yazdiklariniza bir daha bakmanizi oneririm) kisitlamaya calisanlar yuzunden bunu yerine getirmeyen, antimilitarist duygulari yuzunden bu davadaki usulsuzlukleri gormezden gelebilen insanlarin cogunlukta olduklarini goruyorum. Bu sahislar bilhassa
    istirak etmeseler de etik olarak bu surecin bir parcasi oluyorlar.

    Diger taraftan organize bir sucla karsi karsiya olundugu konusunda sahibeler cok. Oysa adalet sistemi, savcinin (yani suclayanin) muhakeme yapacak yargicla ayni bilgi erisimine sahip oldugu halde, savunma/avukatin ayni erisime sahip olmadigi cok sorunlu bir sistemken su asamada siz de takdir edersiniz ki oncelikle insanlar can derdinde; butun usulsuzluklere karsin sucsuzluklarini ispatlamak zorundalar. Suc duyurusu yapabilmeleri icin oncelikle karsi delillerin adli emanete gomulmesi yerine kendilerine ulasmalari, sahteciliklerin kanitlanmasi (herkesin cep telefonuna “yanlislikla” bilgi yuklendigini kolaylikla ispatlayacak kadar sansi yok) ve ondan sonra bu islerin arkasinda kim var, ona bakmasi lazim. Yani sizin mantiginizla davanin gidebilecegi seyir bir degil.

    Bu davanin arkasinda baska aktorler oldugunu ben de dusunuyorum. Defalarca yazdim. Sahibelere bakarak kafama yatmayan sorulari dile getirmeye calistim.

    Sizse blog yazarlarinin samimiyetsizliginizden dem vurdugunuzu ve herkesin kanun onunde esit olarak yargilanmasi prensiplerinin sizin yazdiklarinizin vurgusu oldugunu soyluyorsunuz.

    Oysa yazdigim, sizin kendi yazilarinizdan ornekledigim uzere, samimiyetsiz gorunen sizsiniz. Bense sadece sizin soyledikleriniz uzerinden yorumladim burada.

    Cevapla

    • Bulent Murtezaoglu Says:

      Temas ettiginiz konusma sahasini kisitlama isi hem akillarda var, hem fiiliyatta cok goruluyor hem de ‘liberal’ kesim tarafindan temelde elestirilmiyor. Hakikaten guce (ki bu ‘ozel’ guc, hatta zengin ‘liberal’ de olabilir) yaklasildikca boguculasan bir — kanuni — susturma/sindirme rejimi var burada. Ne yazik ki okumus kesim seviyor bunu, oyle olsun istiyor, o sopayi kullanmaktan veya gostermekten de kacinmiyorlar.

      Cevapla

      • acracia Says:

        Evet, cok haklisiniz. Burada da bunun bolca orneklerini goruyoruz. Bu orneklerin laf kalabaligi arasinda kaybolmalarina gonlum razi degil dogrusu; cunku burayi yeni okumaya baslayanlar icin saglikli bir baslangic degil bu.

        Bir de eklemeden edemeyecegim: 1-a, 1-b, 1.c diye baslayinca kendi kendime guldum; sepetler cikti yine elmalari armutlari kategorilere ayiriyorum diye.

        Cevapla

    • acracia Says:

      “cunku Cetin Dogan TSK’nin basinda degil, hic olmadi”dan kastim Genel Kurmay ve Kuvvet Baskanlaridir.

      Cevapla

    • merttalay Says:

      acracia,

      zahmet etmissiniz. ne yazik ki sizin kadar vaktim yok, ama bir kac noktaya deginecegim. Oncelikle Cetin Dogan’in 28 Subat’taki rolu ile ilgili hangi varsayimlarda bulunmusum, nasil bir iftira atmisim merak ediyorum. Kendisi BCG’nin basi degil mi? Olaylardaki rolunu kabul etmiyor mu? Herhalde verdigi demeclerden haberiniz yok.

      Saniklarin herkes gibi yargilanmasina katildiginizi belirtmissiniz. Peki, cezasi muebbet hapis olan, agir ceza’da gorulen bir davanin bir numarali sanigi nasil oluyor da tutuksuz yargilaniyor? Bu konuda bu blogda “allah allah, bu durumda bir gariplik olsa gerek” gibi bir post gordunuz mu? Takdir edersiniz ki bu durum delillerden, tartismalardan bagimsiz bir durumdur.

      Son olarak cete olayi. Dedigim gibi eger elinizde bir cete olgusuyla ilgili deliller varsa ortaya koyarsiniz. Yok eger boyle bir bulgu yoksa sadece ortada aciklanmasi gereken celiskiler oldugunu belirtirsiniz. Otesi iftiradir. Ayrica dikkat ederseniz blog yazarlari surekli muglak ve unvanlara dayali suclamalarda bulunmaktalar (savci, emniyet gorevlileri, bilirkisi vs.). Bu insanlarin isimleri yok mu? Madem bu insanlar ya ceteci ya da ceteye yardim edenler, neden bunlarin isimlerini aciklamiyorlar da biz de ogrenmiyoruz?

      Cevapla

      • fenerant Says:

        Tğm Çelebi nin avukatları; cep telefonuna emniyette emanette iken suç isnadı olan yüklemeler yapılması nedeniyle şikayet dilekçesinde bazı isimler vermişler.

        Cevapla

        • merttalay Says:

          Guzel bir gelisme. Tutulmasi gereken yolun bu oldugunu dusunuyorum ben de, yoksa muglak cete suclamalari ile bir yere varamayiz.

          Cevapla

      • Can Acar Says:

        merttalay,

        Öncelikle hukukta tutuksuz yargılama esastır, herhangi bir şüphe durumundan sanıklar faydalanır. Bakın deliller sahte çıktı. Eğer tutuklu yargılansalardı hayatlarının kaç yılını suçsuz oldukları halde tutsak olarak geçireceklerdi?

        Ayrica dikkat ederseniz blog yazarlari surekli muglak ve unvanlara dayali suclamalarda bulunmaktalar (savci, emniyet gorevlileri, bilirkisi vs.).

        Demişsin. Bu blog aylardır yayında. Bu çetenin kim olabileceğinden bahseden ve içinde somut delilden çok yorum olan tek yazı bu. Yine de öne sürdükleri argümanlar sizin başından beri savunduğunuz “Askerler geçmişte o kadar darbe yapmış o zaman şimdi de planlamıştır” argümanından çok daha sağlam.

        Savcı, emniyet görevlileri ve bilirkişiler tarafından yapılan hatalı uygulamalar ortada. Bu kişilerin kim oldukları da belli. Bunları münferit, birbirinden bağımsız olarak düşünsen bile ortada önemli, hatta suç teşkil edebilecek uygulamalar var. Bu kişilerin ortak bir merkezden yönlendirildiğine dair bir bulgu yok. Bu nedenle bu kişileri “çete” ye dahil etmeyerek onları çetenin amaçlarına hizmet etmek ile suçluyorlar.

        Ortada üzerinde değişiklik yapıldığı kanıtlanmış belgeler var. Bunlar kendiliklerinden ortaya çıkmadılar herhalde. Bu sahte belgeleri yaratan kişi veya kişilerin kim olduğunu bilmememiz var olmadıkları anlamına gelmez. Eğer bu kişilere uygun görülen “çete” tanımlaması hoşunuza gitmiyorsa başka bir isim bulalım. Mesela “Heryerekoy Örgütü” diyelim onlara.

        Saygılarımla …

        Cevapla

      • acracia Says:

        Merttalay:

        Yanitiniz icin tesekkur ederim. Ancak sordugunuz o hukuk onundeki esitlik sorununda, ben de Can Acar’in verdigi yanittan farkli bir sey soylemeyecegim.

        Diger taraftan, eger siz de buradaki yorumlarinizda on plana cikardiginizi vurgulayacak kadar onemli buldugunuz samimiyet ve esitlik etiketlerine en basta siz kendiniz, yukarida listeledigim orneklerle sabit oldugu uzere, uysaniz, benim de olmayan vaktimi bu kadar ayirmaya calisip sirf beni rahatsiz eden o adalet/sizlik duygusuyla bu kadar zahmete girmeme gerek kalmaz. Baskalarindan beklediginiz ozeni sizin de gostermeniz samimiyetinizin teminati olacaktir. Oysa ortada boyle bir tablo yok. Benim de soylemeye calistigim bu idi.

        Selamlarimla.

        Cevapla

  20. Horatio Says:

    Sahte belgeleri merttalay’in kafa yapisindaki insanlarin hazirlamis olmasi buyuk sans. Azicik akilli, bir hamle ileriyi dusunup, attiklari adimi sorgulayabilecek kapasitede olsalardi bu kadar bariz aciklar vermeyebilirlerdi. Neyse ben simdi dort gozle Zaman’in anons ettigi ama daha bulunmamis belgeleri bekliyorum.

    Cevapla

    • fenerant Says:

      Belgeleri merttalay zekasındaki kişiler hazırlamış olsa idi bu kadar çok aleni sahte belgeler olmazdı. veya olamazdı. merttalay hiç olmaz ise fikren uyuşmasak bile tartışmasını biliyor ve daha mantıklı düşünüyor. Bu belgeleri ihtimal kafa yapısındaki bazı kişiler hazırladı derseniz inanırım.

      Cevapla

      • Horatio Says:

        Haklisiniz, zaten merttalay rumuzunu (veya hic kimseninkini) kullanmamaliydim. merttalay’dan ozur dilerim. Bu blogda, birkac orta 1 seviyesindeki istisna haric, pek cok yorumcu karsit goruste oldugu diger yorumcularla medeni sekilde yazisiyor. Hatta birbirlerini kiyasiya elestirirken bile “sayin …” diye basliyorlar, hata yaptiklari zaman ozur bile diliyorlar. Bugunun tahammulsuzluk sartlarinda bu son derece saglikli bir ortam. Boyle kalmali ve seviyeli tartisma devam etmeli. merttalay, tekrar ozur dilerim.

        Cevapla

  21. solmaz türk Says:

    Ç.Doğan 28 şubattaki rolü ve BÇG başı suçlamasıyla yargılanmıyor.Burada yorum yapanlar sürekli Ordu daha evvel de şunları şunları yapmıştı bu yüzden balyoz planları da doğrudur gibi varsayımda bulunuyorlar.Eğer Ç.Doğan 28 şubattaki rolünden dolayı suçlanıyorsa yargılasınlar o zaman ellerini bağlıyanlar mı var?MGK da o kararların altına imzalarını attıktan sonra hiç kimse sahte kabadayılık taslamasın.

    Cevapla

  22. eminkk Says:

    Sn.merttalay,

    Devamlı bir nakaratınız var. Darbeler, BÇG, 28 Şubat vb. diyerek sahte bir darbe planı sonucu suçlamanın gereği olarak sanıklar tutuklansın diyorsunuz. Zaman grubu ve onlarla paralel hareket eden bir kısım yazarlar ile aynı yerdesiniz.

    Diyelim ben tutuklandım. Bu sizin şahsınıza ve ülke hayrına ve geleceğine neler sağlayacak?

    Bu soruyu cevaplarken şunlarıda göz önüne alın. O dediğiniz darbelerle hiç mi hiç ilgim olmadı. (27 Mayısta çocuktum, 12 Eylülde Kıbrıs’ta idim. BÇG ve 28 Şubatta Güneydoğuda dağlarda kendim bin kişinin can derdinde idim.) Şu anda lehimdeki delillerin saklandığı, sahte olduğunu bildiğim bir CD de güya bana verilen görevleri kabul etmekle suçlanıyorum. (Sizi CD nin sahte olduğuna zorla ikna edemem, kendinizin ikna olması gerekir ama ben o sahtelik kanıtları ortaya çıkmadan da sahte olduğunu biliyordum)

    Buyrun soruma açık ve net cevap verin, beni ikna ederseniz daha önceki 120 gün tutukluluğumu da ülkemizin gelecek güzel günlerinin ve gerçek demokrasinin bedeli sayayım.

    Cevapla

    • eminkk Says:

      Bizim oğlanın dediği çıktı yine: Baba seni kimse kazımıyooo…
      Aslında ben yüzlerce kişi içinde bu soruyu sordum. Soruyu şahsilikten çıkarmak için şöylede değiştirebilirim: Hukuk katledilerek bu arzunuzu gerçekleştirdiğinizde sizin ve karşınızdakilerin argümanlarında ne değişiklikler olacak? Ülkemiz ve demokrasimiz kazanacak mı, kaybedecek mi?

      Cevapla

      • acracia Says:

        Tam tersine, ben ilk post’unuzdaki soylediginize tesekkur etmek uzereydim. Daha once rencide edici bir rumuza dikkat cektiginiz icin de.

        Cevapla

    • merttalay Says:

      Sn.eminkk,

      Benim kimsenin tutuklu yargilanmasi gibi bir derdim yok. Bu noktayi bir ornek oldugu icin vurguluyorum. Soyle ki: Blog’un konusu malum, davadaki cesitli gariplikler. Bu garipliklerden bazilari iddianamedeki tutarsizliklar ise, bir digerinin de bu kadar agir suclamalarin oldugu bir davanin en onemli saniklarinin bile tutuksuz yargilanmasi oldugunu dusunuyorum. Siz bunu garip bulmayabilir, darbe planlayan bir cuntanin basi olmakla yargilanan bir sanigin da tutuksuz yargilanmasinin normal oldugunu dusunebilirsiniz. Farkli dusunebiliriz. Ama ben saniklar lehinde olan bu tarz garipliklerin bu blog’da hic yer bulmamasini samimiyetsizlige bagliyorum. Hepsi bu. Yoksa tabi ki sucsuz herkesin bir an once beraat etmesini dilerim.

      Cevapla

      • eminkk Says:

        Uzatmak istemem ama benim de garip bulduğum, neden 12 Eylül darbecilerine ve sonrasındaki müdahalecilere hesap sorulmaz? hatta madalya verilir?
        Çok daha açık soruyorum: onlar dururken bizleri niye seçtiler?

        Cevapla

      • acracia Says:

        Merttalay:

        “Siz bunu garip bulmayabilir, darbe planlayan bir cuntanin basi olmakla yargilanan bir sanigin da tutuksuz yargilanmasinin normal oldugunu dusunebilirsiniz. Farkli dusunebiliriz. Ama ben saniklar lehinde olan bu tarz garipliklerin bu blog’da hic yer bulmamasini samimiyetsizlige bagliyorum. Hepsi bu.”

        Sizi anliyorum; sorguladiginiz seye de saygim var. Bu ise, bu yonuyle bakarsaniz, yani cuntanin basi olmakla suclandigi babinda, sordugunuz sorunun nereden kaynaklandigini da gorebiliyorum. Merak ettigim, mesela Kenan Evren tutuklu mu yargilanirdi, tutuksuz mu? Zira orada suc unsuru oldugu kesinlikle var. Yapilmis bir darbe var. Ama tutuklu yargilamak, kacma suphesi olmadikca, benim Kenan Evren’e bile reva gormedigim bir sey.

        Oyle zannediyorum ki, Balyoz’un kusatildigi sahibeler ve celiskiler yumagi bir farkli bakis acisina sebebiyet veriyor–masumiyet karinesinin otesinde: siz cuntanin basi olmakla suclandigi halde neden tutuksuz yargilanma durumu var diye soruyorsunuz, bense eldeki sahibelere, usulsuzluklere bakarak zaten bastan tutuklanmasi yanlisti diye dusunuyorum. Bu yuzden sizin samimiyetsizlik diye adlandirdiginiz ve celiski olarak gordugunuz seyde, sanirim ben ve buradaki yorumlardan anlasilan o ki benim gibi dusunenler, bu yuzden bir celiski goremiyor. Yani sizin gariplik olarak nitelediginiz ve haksizlik olarak gordugunuz seyle sanirim benim gariplik olarak nitelendirdigim ve haksizlik olarak gordugum sey farkli. Bu da farkli varsayimlardan, hipotezlerden yola cikilmasindan kaynaklaniyor sanirim.

        Cevapla

      • yavuz Says:

        Mert beyin düşünce yapısı bana saçma geliyor.Ceza yargılamasında isnat edilen suçun ağırlığına göre tutuklama kararı verilmezki.Kuvvetli suç şüphesi varsa ve kaçma-dellilleri karartma şüphesi varsa tutuklama kararı verilir.Bu davadaki delillerin sahte oldukları ortaya çıktı yani kuvvetli suç şüphesi yok,kaçma-delilleri karartma şüphesi zaten yok,hangi sebepten ötürü tutuklama kararı vereceksiniz?Bir de hangi delile göre tutuklama kararı verilecek,ortada bu sağlamdır diyebileceğiniz delil yok.

        Anayasamızın ilgili maddesi her birey hakkında mahkumiyet kararı verilene kadar masumdur der,o halde niye yargılama tutuksuz demek biraz ittirme olmuş.

        Şu anda Türkiyede hapiste yatanların %60’ı tutukludur ve Türkiyede ceza davalarının yine kabaca %60’ı beraatle sonuçlanır.Basit matematik hesabıyla şu anda hapisteki insanların %36’sının aslında suçsuz olduğu mahkeme kararıyla ortaya çıkacaktır.İşte yargıdaki yanlış burada.O yüzden niye tutuklu değil garabet değil olması gerekendir.

        Cevapla

Yorum bırakın