Adli emanete saklanan yazılardan neler çıktı?

Balyoz belgelerini ihtiva eden CD’lerin 2003’te hazırlanmış olamayacağını gösteren onlarca yeni bulgu…

Balyoz soruşturmasında savcılar, 11 no.lu CD’den çıkan çok çeşitli listeleri (hastane, dernek, kurs,  okul, vs.) ilgili kurumlara göndermiş, listede adı geçenlerin 2002-2003’de faaliyette olup olmadıkları hakkında bilgi talep etmişti. Savcılar benzer şekilde çeşitli kurumlara yazılar yazarak, CD’den çıkan belgelerde bu kurumlarda çalışıyor olarak listenen kişilerin 2002-2003’de çalışıp çalışmadığı hakkında bilgi istemişti. Zira, bu bilgiler, tüm suç unsurlarını barındıran 11 no.lu CD’nin iddia edildiği gibi gerçekten 5 Mart 2003’de hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda aydınlatıcı olacaktı.

Savcılık, bu kurumlardan gelen cevabi yazıları davanın ek klasörlerine koymamış, adli emanate kaldırmıştı. Doğan’ın avukatları bu yazıları incelemek için 10. Ağır Ceza Mahkemesinden geçtiğimiz Eylül ayında talep etmişlerdi. Ancak, hakimler Zafer Başkurt (Başkan), Davut Bedir (Üye), ve Ali Efendi Peksak (Üye) bu talebi 01.10.2010 tarihli kararla oybirliği ile reddetmişti.

Doğan’ın avukatları aynı talebi yinelediler ve nihayet hakim Ömer Diken başkanlığındaki Mahkeme 6 Ocak 2011’de aldığı ara karar ile bu belgelerin savunmaya verilmesini kabul etti. Böylece savcıların bilgi edinme yazılarına gelen cevabi yazılar dün tarafımıza ulaştı.

Hemen ilk bakışta bile bu yazılarda belgelerin 2003’de hazırlanmış olamayacağını gösteren onlarca bilgiye rastlıyoruz (ileri tarihlerde açılmıs kuran kursları, bahsi geçen kurumlarda ileri tarihlerde çalısmaya başlamış personel, ileri tarihlerde üniversitelere kayıt yaptıran öğrenciler, ….)!

Bir örnek verelim.

11 no.lu CD’nin içinden cıkan ““SAVUNMA SANAYI.xls” belgesinde (Ek klasor no.56, dizin no.15) Aselsan’da çalışıyor olarak listelenen kimi kisiler “güvenilir olup, yeni yapılanmada çesitli kademelerde görevlendirilebilir personel” olarak listelenmiş.

Savcılar, Aselsan’a bir yazı ile bu listeyi göndererek, belirtilen kişilerin 2002-2003’de çalışıp çalışmadığını sormuşlar (Ek klasör no.7, dizin no. 86). Yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Aselsan’ın 16.03.2010 tarihli cevabi yazısını (adli emanetteki klasör no. 2, dizin no. 279-282) kişi isimleri içerdiginden burada yayımlamıyoruz, ancak cevabın can alıcı kısmını belirtelim (sayfa 3, bölüm 3):

Aşağıda ilgi yazı kapsamında adı geçen şahıslar 2002/2003 döneminde şirketimiz personeli olmayıp, daha sonra yanlarında belirtilen tarihte işe girmişlerdir

Belirtilen tarihler ise şöyle,

İ.B:       14.06.2007

V.T.:     01.07.2007

R.E.P.:  17.09.2007

A.H.:     06.04.2006

11 no.lu CD’den çıkan “SAVUNMA SANAYI.xls” isimli belge üstverisine göre en son 25 Şubat 2003’de “Suha Tanyeri” isimli kullanıcı tarafından kaydedilmiş!  Oysa bu kişiler Aselsan’da çalışmaya 2006 ve 2007’de başlayacak! Ve savcılar bunu gelen cevabi yazı sayesinde biliyorlar. Ona rağmen iddianamede şöyle yazabiliyorlar (sayfa 211):

Son paragrafa dikkatinizi çekelim.  Bunun, delil karartma suçuna girip girmediğinin değerlendirmesini size bırakıyoruz.  Her şekilde bu yazışmaların neden adli emanete kaldırıldığı da böylece açığa çıkıyor.  (Belgede geçen diğer kurumlardaki bütün kişilerin 2002-2003’de belirtilen kurumlarda çalıştığı bilgisi de doğru değil.)

NOT: Bu blogda defalarca tekrarladığımız “Yeni Recordati İlaç” konusuyla ilgili olarak İl Sağlık Müdürlüğü’nun 09.06.2010 tarihli cevabi yazısına buradan ulaşabilirsiniz.  Cevabi yazıda Yeni Recordati İlaç firmasının 2002-2003 yıllarında “Yeni İlaç” olarak faaliyette olduğu belirtiliyor. (Șirketin Recordati ismini almasının 2009’da gerçekleştiğini yazmıştık).

Abone Ol

Subscribe to our RSS feed and social profiles to receive updates.

46 Yorum “Adli emanete saklanan yazılardan neler çıktı?”

  1. Kurmanbek Allahverdiyev Says:

    Savcilarin kotu niyetli oldugu konusunda bende herhangi bir kusku kalmadi. Acik acik yalan soylemisler. Savcilar sorusturulabiliyorsa sorusturulmalidir. Suctur bu yaptiklari.

    Cevapla

  2. solmaz türk Says:

    Bütün bu olanlar büyük bir hukuk skandalıdır.Uygar ülkelerde olsa bu savcılar derhal görevlerinden uzaklaştırılırlar ve haklarında davalar açılırdı.Kimdir bu insanlar? TSK neden hedef tahtasına konulmuştur? Birileri bu hukuk skandallarının hesabını vermek zorundadır.Sanık avukatlarından belge ve bilgi saklayarak,eldeki verileri çarpıtarak ne yapılmaya çalışılıyor.Bu işler tek başına bu savcıların yapmaya cesaret edebilecekleri bir şey değil.Bu işlerin arkasında büyük bir orgazinasyon olması lazım.

    Cevapla

  3. eminkk Says:

    Bunun bir hukuk skandalı olup-olmadığını hukukçulara bıraktım ama asrın davasında bunun basında yer almamasının basın skandalı olduğunu söyleyebilirim. Aylarca cami bombalayacaklar-uçağını düşürecekler-stadlara dolduracaklar diye iftira atan basınından yazarına, bu zincirde yer alanlara kul hakkımı helal etmiyorum.

    Cevapla

  4. drunkenknight Says:

    Hedef Balyoz ve Ergenekon davaları üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden de Türkiye Cumhuriyetidir…Bütün kurumları zayıflatılmış ve biribirine düşürülmüş,halkı bölünmüş ve biribirine düşman edilmiş,aydın geçinen soytarı takımı yaşayabilmek için kendi halkını güce satmış bir Türkiyede karşı devrimi yapmak
    hiç olmayacağı kadar olacaktı…

    Cevapla

  5. Can Acar Says:

    Hala demokratik ve liberal bir yolda gittiğimizi düşünen arkadaşlar. Birileri sizi karanlık bir oyuna alet ediyor. Onlara inanmış olmak, hata yapmış olmak önemli değil. Bunu farkedip daha da geç olmadan bu hatadan dönmek önemli olan. Lütfen tekrar bir değerlendirme yapın. Bir daha düşünün. Hepimizin hedefi aynı. Özgür, demokratik, her türlü baskıdan arınmış bir Türkiye. Bunu yalanlar ve sahtekarlık üzerine kuramayız. Bize sadece gerçekler yok gösterebilir.

    Saygılarımla …

    Cevapla

    • Ogretmen Says:

      Kendi hukukunu çiğneyenlerin de hukukunu gözetecek bir demokratik olgunluk içersinde toplumsal barışı sağlamak mümkün. Bu kan davasını, bu kısır döngüyü kırabilmek için “ötekinin hukukunu gözetmenin” önemi çok büyük.

      Can Bey, size yürekten katılıyorum. Yalanlar ve sahtekarlık üzerine inşa edilmiş bir mücadelenin adına özgürlük ve demokrasi mücadelesinden çok “egemenlik mücadelesi” adı daha fazla yakışıyor sanırım.

      Cevapla

    • merttalay Says:

      Can Bey mesajinizdan uzerime alindim, fakat hangi konuda hata yaptim merak ediyorum. Bu blogda yazdigim yorumlari iki noktada ozetlemek mumkun:

      1. Cetin Dogan ve benzeri bir cok asker gecmiste ve bugun siyasete karismis, bu hakki kendilerinde gormuslerdir. Kendileri de inkar etmemektedirler. Bu durum tek basina bile bir suctur – bu hareketlerinden dolayi magdur olan, olen binlerce kisiyi saymiyorum bile. Turkiye’nin kosullari nedeniyle yargilanamiyor olmalari bu gercegi degistirmez, hatta kanunlara uygun bile olabilir. Evrensel hukuk’a gore suc islemislerdir, fakat suclari cezasiz kalmistir. Durum bu iken bu kisilerden bazilarinin yargilandigi bir davada hukuktan, insan haklarindan vs. bahsetmek samimiyetsizliktir. Oyle yarim agizla “Cetin Dogan’in bir sucu varsa yargilansin” gibi aciklamalara kimse kanmaz.

      2. Balyoz davasi ozelinde, sanik kisiler tabi ki sucsuz olabilirler, fakat once dogrudurust yargilanmalari gerekmektedir. Her TC vatandasi gibi yargilanmalari disinda bir dusuncemiz olamaz, fakat mahkeme onune cikmamak icin orduevlerine/hastanelere saklanmak gibi bir luksleri de olmamalidir. Bu blogda one surulen iddialara da mesafeli olmak kadar dogal bir durum yoktur, cunku iddia makaminin bu iddialarla ilgili aciklamalarini henuz bilmiyoruz. Durum bundan ibarettir, eger saniklar bu davadan sucsuz bulunurlarsa ne ala.

      Cevapla

      • fenerant Says:

        Sevgili merttalay@

        İfadelerinizle Hukuk bilginizin özellikle evrensel hukuk konusunda bilginizin var olduğu ifade ediyorsunuz. Veya bize evrensel hukuk dersi veriyorsunuz diyelim.

        “Cetin Dogan ve benzeri bir cok asker gecmiste ve bugun siyasete karismis, bu hakki kendilerinde gormuslerdir. Kendileri de inkar etmemektedirler. Bu durum tek basina bile bir suctur – bu hareketlerinden dolayi magdur olan, olen binlerce kisiyi saymiyorum bile. Turkiye’nin kosullari nedeniyle yargilanamiyor olmalari bu gercegi degistirmez, hatta kanunlara uygun bile olabilir. Evrensel hukuk’a gore suc islemislerdir, fakat suclari cezasiz kalmistir.”

        ifadenizle evrensel hukuk açısından yasal yetkisi olmadığı halde siyasete karışan veya müdahale eden kişilerin yargılanması gerektiğini belirtmişsiniz. İsim belirtmeden yazacağınız aynı görüşünüze büyük kısmen katılmakla birlikte evrensel hukukta da “suçsuz ceza olmaz” kuralını unutmuşsunuz.

        Paragrafınızın sonunda ise ” Durum bu iken bu kisilerden bazilarinin yargilandigi bir davada hukuktan, insan haklarindan vs. bahsetmek samimiyetsizliktir.” diyorsunuz.

        Yargılamaların hukuktan yoksun ve ve insan haklarından bahsedilemeyeceğini veya uyulmayacağını hangi evrensel hukuk açıklıyor? Cevap verirseniz bizde öğrenmiş oluruz.

        Yoksa bu cümlenizle “Bir çuval inciri …etmişiniz.” mi diyeceğiz.

        Cevapla

        • Taylan Says:

          Merttalay,

          Fenerant’ın da belirttiği gibi, yargılamaların hukuktan yoksun olabileceğini belirtmişsiniz. Böyle faşizan bir laf edip ardından ‘Evrensel hukuk’ gibi üstün bir değeri ağzınıza almanız, sizin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunuzu açıkça gösteriyor. Bu açıklamayı yapan bir insan baskıcı, totaliter, antidemokrat bir zihniyete sahiptir.

          Evrensel hukuk nedir biliyor musunuz sayın Merttalay?
          “Senin düşüncelerine katılmıyorum ama düşüncelerini özgürce ifade edebilmen için hayatımı bile verebilirim” diyen Voltaire’i ve aydınlanma çağını biraz incele öğrenirsin.

          Cevapla

        • merttalay Says:

          fenerant ve Taylan,

          Hukuk ile kanunu birbirine karistiriyorsunuz. Sizin mantiginiza gore Nazi generalleri asla yargilanamazdi, cunku yaptiklari Alman kanunlarina gore suc degildi. Ayni sekilde Arjantin ve Yunanistan cuntalari da. Ama yargilandilar. Bu yargilamalar kanunsuz, fasizan bir ideolojinin mi yargilamalari idi?

          Cevapla

          • acracia Says:

            Hayir, ama Arjantin ve Yunanistan cuntalari da var olan suclar uzerinden yargilandilar.
            Turkiye de gercek cuntalarini yargilasin elbette. Referadumdan beri bekliyoruz.
            Ama boylece duzmece “belgeler,” karartilan deliller uzerinden, insanlari aptal yerine koyarcasina uretilen sahte belgelerden degil. Burada asil sorgulanmasi gereken su: askerlere ve ailelerine dair ozel bilgilerin (bakin cuntadan soz etmiyoruz burada, gidin Can Dundar’in “Cocuklari Rahat Birakin” yazisini okuyun) nasil olup da medyaya servis edildigi; CD resimlerinin sanik avukatlarina teslim edilmesi yerine Zaman gazetesine verilmesi; Baransu’nun imza olmamasina ragmen Balyoz belgelerinde imza vardi diye yalan haberleri istahla yapmasi; butun bunlari yapan cetenin kim oldugu. Bununla siz gece rahat uyuyabiliyorsaniz, diyecek soz yok.

            Gercekten islenen suclar yerine bu davadaki sucsuzluga dair bu kadar delil varken, siz Emrullah Uslu’nun cd kapak resmi uzerinden 10 harfle kesin hukum verdiren “uzmanini” degil de, sonradan geri alsaniz da ilk basta “yeni akademisyen” diye silkip atmaya calistiginiz bir sahsi sorguladiginiz reflekse bakarsak, cikan sonuc su: siz de “zihniyet” yargilansin diyenlerdensiniz. Bu durumda, o cuntalarin yargilandigi gibi gercek cuntalar neden yargilanmiyor; kimler tarafindan korunuyor, onu da soyler misiniz bana? Cevabi cok acik degil mi? Referandum bunlara kapi acmayacak miydi? Gorursunuz, 94 yasindaki Kenan Evren oldugunde, Cumhurbaskanligi yaptigi icin O’na devlet toreni de yapar bu adamlar.

            Fasizan olan, gercek sucun yargilanmasi degil. Fasizan olan, gercekten suc olmadigini bile bile delil karartilmasini “zihniyet” yargilamak adina hos gormek. Bu da cuntacilarin yanina yakisacak bir durus. Sorun bu.

            Cevapla

          • fenerant Says:

            Hukuk ve Kanunu karıştıran kim?

            Ne yazmışım. ( Alfabeyi biliyorsan anlarsın.)
            “Yargılamaların hukuktan yoksun ve ve insan haklarından bahsedilemeyeceğini veya uyulmayacağını hangi evrensel hukuk açıklıyor? Cevap verirseniz bizde öğrenmiş oluruz.

            Bilenler; cevaplandırır.
            Yanlış ifade kullananlar; Özür diler.
            Bilmeyenler; “Hukuk ve kanunu karıştırmayın” diye yorumda bulunurlar.

            Cevapla

            • acracia Says:

              size yazmamistim. konusmanin en basinda “hukuk ve kanunu karistiriyorsunuz” diye yazan kim? ustnuze alinmaniza ne gerek var.

              luzumsuz bir cikis. sakin olunuz.

              Cevapla

              • acracia Says:

                luzumsuz cikis benimki olmus. bana yanit yazdiniz sanmistim. arkadaslar, bu kadar isin icinde buna vakit ayirmaya calisiyorum ben de sizler gibi onemsedigim icin; bu tartismalarin bir seyleri netlestirmede de rol oynadigina kaniyim.
                ancak aceleyle yapinca hata olmus. tekzip ederim son yazdigimi. yanlis gormusum.

                Cevapla

      • ihtimal Says:

        Bu arada su noktayi da gozden kacirmamak gerekiyor. Iddia makami saniklari, kendi kurduklari 1982 anayasasi mantiginda suclamakla yetiyor. Daha oncede belirttigim uzere, ilk AKP hukumetinin girdigi MGK’da Cetin Dogan’in Basbakan Gul’e karsi tehditkar konusmalari bile aninda aciga alinmasinin ve hatta yargilanmisinin tek basina bile sebebi olmamasi manidardir!

        Cevapla

      • Can Acar Says:

        merttalay,

        Özel olarak sizi kastederek yazmamıştım bu mesajı. Yazdıklarınız ise düstüğünüz yanılgıyı bir kez daha gösteriyor. Öncelikle, sizin bir numaralı maddede tanımladığınız durum evrensel hukuk değil “ilahi adalet” kavramıdır. Çoculuktan beri dinlediğimiz hikayelerde anlatılan “işlenen suç cezasız kalmaz” kavramı “eğer işlediğin suçtan yargılayamıyorsak cezanı başka şekilde veririz” şekline dönüşmektedir. Bu noktada işin “ilahi” boyutu kalmadığı için de “ben istiyorum cezalansın, ben istiyorum yıkılsın” mantığı ortaya çıkmaktadır. Bu ise güçlülerin, faşistlerin, darbecilerin hukukudur. Eşit değildir. Demokrat değildir. Liberal hiç değildir.

        Birisini hangi suçtan yargılıyorsanız, sadece o suçtan cezalandırabilirsiniz. Herkes suçu ispat edilene kadar adaletin karşısında masum kabul edilir. Evrensel hukuk bunu gerektirir.

        Burada en büyük sorun, zaten doğru dürüst yargılama konusunda. Medyanın yaptığı tek taraflı ve kimi zaman yalan haberler, hükümetin de açıkça bunu desteklemesi savcı ve yargıçların üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Karşıt düşünceler aşağılanıyor ve kötüleniyor. İnsanların bilgilendirme hakkı ellerinden alınıyor. Siz ve ben dahil kimsenin bu baskıdan ve yanlış bilgilendirmeden etkilenmemesi mümkün mü? Ne kadar tarafsız olursak olalım “acaba” demememiz mümkün mü?

        Bu blog’da yapılan haberlere mesafeli yaklaşmakta sonuna kadar haklısınız. Benim ricam medyada yayınlanan haberlere karşı da aynı mesafeyi korumanız. Hatta, defalarca yalan haber yaptıkları kanıtlanmış Zaman ve Taraf gibi kaynaklara fazladan bir adım daha mesafe koymak bence akıllıca olacaktır. Bekleyip görelim derseniz buyrun. Ancak iddia makamının hala hiçbir açıklama yapmamış olması da yine bir demokratik hukuk devletinde kabul edilemeyecek bir durum.

        Saygılarımla …

        Cevapla

        • ihtimal Says:

          Beyefendi ufak kavramlara hic takilmayiniz. Elimizde bu ordu ve keyfi anlayis mantigi oldugu surece sucta hukuksuzlukta eksik olmaz. Biri biter biri bulunur! Daha once yorumlarimda bahsettigim konuya yeniden donemk istiyorum! Ne yapacagiz ordugunun bu keyfi anlayisini engelleyecek ona cozum bulalim bence? Yeni bir ordumu kuracagiz? Yepyeni bir sistemlemi egitecegiz? sivil idarenin kontrol mekanizmasini nasil gelistirecegiz? Tum bunlari yapsakk bile suanda elimizde olan kontrolde cikmis ordu mensuplarini ne yapacagiz? Asil sorunlar bunlar…..

          Cevapla

          • Can Acar Says:

            ihtimal,

            Bahsettiğiniz keyfi anlayış ve mantık ne yazık ki ülkemizde kurumsallaşmış durumda. Kimse denetlenmek istemiyor. Bundan kurtulmanın tek yolu ise bahsettiğim “ufak” kavramlar.

            Bakın, demokrasi bir hesap verme rejimidir. Siyasi iktidar halka hizmet etmek, problemleri çözmek için başa gelir. Bizden topladığı vergilerle iş yapar, bize hizmet verir. Yaptığı her icraatin hesabını vermek ve şeffaf olmak zorundadır. Eğer hesabını veremezse seçimle gider. Bunun işlemesi için eşitlik, şeffaflık ve eğitim çok önemlidir. Herkesin eşit eğitim görmeye, tarafsız kaynaklarla bilgilendirilmeye, yapılanları sorgulayıp cevap bulabilmeye, ve adil yargılanmaya hakkı vardır. Bunu sağlayamazsanız ortaya çıkan demokrasi değil, insanların kandırıldığı, oyların üç kuruşa satıldığı faişst bir yönetim olur.

            Yazdığınız yenileme sadece askerler için değil her kurum için gerekli. Bunun başlangıç noktası da şeffaflık ve hesap vermek. Bunun için adaletin tarafsız olması gerek. Tarafsız olması için de bağımsız olması şart. Bu nedenle yapılan hukuksuzluklar ve adalete yapılan bariz müdahaleler çok büyük önem taşıyor.

            Saygılarımla …

            Cevapla

  6. fenerant Says:

    cemaatsever kardeşlerimiz nerede kaldı?
    yeni durumlara ne mazaret bulacaklar?

    Cevapla

    • Kurmanbek Allahverdiyev Says:

      Aman ustadim ne geregi var boyle mesajlarin. Allah korusun seytan doldurur 🙂

      Cevapla

  7. ihtimal Says:

    Eeee darbe yapip 1084 ust duzey yoneticiyi baskasi ile degistiracekleri ortaya cikti, zaten darbe de tam oyle yapilmaz mi? Simdi bu 1084 kisilik gorevden cebren alicanaklarin listesi de bulunca ortalik bayram yerine donecek!

    Cevapla

    • fenerant Says:

      Bekliyoruz. 1084 kişi kimmiş öğreneceğiz. son yazdığınız bilgiyi nereden aldınız? link verirmisiniz.

      Cevapla

    • acracia Says:

      Ihtimal:

      Gercekten bu arada kaynadi. Kaynamasin. Bu bilgiyi aldiginiz kaynagin linkini bekliyoruz. 15 Ocak’ta yapmis oldugunuz bu yorumun link’ini bizimle paylasir misiniz lutfen?

      Cevapla

      • acracia Says:

        Ekleyeyim: sozu gecen, link verilen herseyi kaynagindan kendim okumak gibi bir aliskanligim var. Bu haberin dayandigi kaynagi, dile getirilis seklini kendim incelemek isterim. Bu yuzden Ihtimal, eger kaynaginizi paylasirsaniz sevinirim.

        Bu arada, Fenerant: sizin bir baska yazismada verdiginiz link’e baktim. O davanin seyrinden haberiniz var miydi acaba? Suruyor mu?

        Cevapla

  8. solmaz türk Says:

    Burada yazılanları okumadan yorum yapan provakatörleri muhatap alıp cevap vermeyin.Burayı da fetonun yayın organlarına çevirmeye çalışıyorlar.MGK da Çetin Doğan A.Gül’e şunu demiş,yok darbe yapıp 1084 üst düzey kişiyi değiştirecekler miş,muş…MGK da oradamıydın be adam?ABdullah Gül’ün eli armut mu topluyordu?Madem böyle bir şey oldu Çetin Doğan’a ağzının payını niye verememiş?

    Cevapla

    • Taylan Says:

      Bu cevap güzeldi Solmaz Hanım. MGK’da yetkisi dışına çıkmışsa asker, buna neden o zaman yasal olarak karşı çıkmamış siyasi iktidar? Ya da sizin dediğiniz gibi ‘Elleri armut mu topluyormuş?’

      Bu argümanları ortaya sunan zihniyet, sadece dedikodu temelli iftira politikaları yürütüyor. Uzantıları da çeşitli nicklerle bu blogda yer alıyor. Reel, objektif, evrensel hukuk normlarında değerlendirme yap(a)mıyorlar…

      Cevapla

    • ihtimal Says:

      Neden agzinin payini vermedigini anlamak icin once askeri vesayetin neden olustugunu anlamaniz gerekiyor! Siralama durumunda, 1.Basbakan 2.Savunma Bakani 3.Genelkymay baskani 4) Kuvvet Komutanlari vedaha kac kademe sonra 1.ordu komutanin geldigi bir toplantida. Amirlerinin uzerinde bir davranisi kendihak gore bir carpikligi sorguluyoruz bu gunlerde! Bana nedenini sormayin, kendi davranislarinizda arayin!

      Cevapla

      • Taylan Says:

        İhtimal,

        Biz de diyoruz ki hukuksuzluğu kim yapıyorsa yargı önünde hesap versin. Üzerinden kaç yıl geçmiş bir MGK toplantısında, eğer dediğin gibi Gül’e yönelik bir durum olsaydı bu çoktan açığa çıkardı. Gül de üzerine giderdi Erdoğan da… Hatta onlara kalmaz Arınç hesabını sorardı. Ancak dedikodu üzerinden yürütülen bir durum bu. Çetin Doğan’ı darbeci olarak lanse etme çabasıdır. Burada sakın Çetin Doğan’ı savunduğumu da sanmayın. Doğan darbeci de olabilir olmayabilir de… Doğan, ‘gerçek’ delillerle yargı önünde hesabını verecektir zaten.

        Siz hiçbir dayanağı olmayan bu argümanlarla bir askeri vesayet mevcudiyetini dayatmaya çalışıyorsunuz. Bu şekilde de, yapılan hukuksuz yargılamaları, sahtekarlıkları sümen altı edip mağduriyet edebiyatı yapıyorsunuz.

        İhtimal,
        Ne yana dönsen, ne yapsan da olmuyor anla artık… Akıl, vicdan ve hukuk bu saptırmaları asla kabul etmiyor.

        Cevapla

  9. ihtimal Says:

    Bu yorumu yeniden yaziyorum. Neden agzinin payini vermedigini anlamak icin once askeri vesayetin neden olustugunu anlamaniz gerekiyor! Siralama durumunda, 1.Basbakan 2.Savunma Bakani 3.Genelkymay baskani 4. Kuvvet Komutanlari ve daha kac kademe sonra 1.ordu komutanin geldigi bir toplantida, amirlerinin uzerinde bir davranisi kendine hak gore bir carpikligi sorguluyoruz bu gunlerde! Bana nedenini sormayin, kendi davranislarinizda arayin!

    Cevapla

    • trssby Says:

      ihtimal,

      Olmamış duaya amin demekten, gerçekleri eğip bükmekten vazgeç, yalan iddaların doğru kabul edilebilirmi? Olmamış bir olayı uydurup dedikodu haline getirip, sonra da kendin uydurduğun dedikodulara inanıyorsun, ve bunlarada inanmamızı bekliyorsun.

      “gore bir carpikligi sorguluyoruz ”

      Çarpıklık senin bu dedikodulara inanmadır.

      Cevapla

  10. solmaz türk Says:

    Bırakın bu ihtimal denilen adamı muhatap almayı.Adam doğru dürüst cümle kurmasını bile beceremiyor.Rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi ”bilgi sahibi olmadan fikir sahibi”olmaya çalışıyor.Saçmalama hakkına saygı mı göstermeliyiz yani ?Bence ihtimal değil de iftiracı diye değiştirmeli rumuzunu.

    Cevapla

  11. drunkenknight Says:

    İhtimal’in Emre USLU olma ihtimali nedir yada Mehmet BARANSU ?

    Cevapla

    • Can Acar Says:

      Sanmıyorum. Onların Türkçesi bu kadar bozuk değil…

      Cevapla

      • drunkenknight Says:

        mantık olarak peki ?

        Cevapla

        • Can Acar Says:

          Okuduğunu anla(ma)ma becerileri çok benzer:

          EmreUslu (twitter)

          Dani ve Pinar’dan cumle Su: `Polislere bu sefer inanir mısınız? Yoksa yeni belgeyi arka cebinize onların yerleştirdiğini mi düşünürsünüz?` about 18 hours ago via web

          Gunaydin, Golcuk’ten cikan belgeleri donanmanin gobegine, zemindeki parkelerin altina Polis yerlestirmis. Dogan ve Rodrik bunu ima ediyor.

          ihtimal (Gölcük, 7 numaralı yorum)

          Oooo siz simdiden mizikcilik yapmaya basladiniz! Ne yani savcilarla polislermi gomdu komutanin odasina onlari? Bu kendi kendine monologlarla bir sey cozemeyiz beyler! Daha icinden cikanlar bir aciklansin onlari o zaman konusuruz. Simdiden lobby mi yapiyoruz yoksa??

          Takıla takıla verilen örnekteki “polis” kelimesine takılmaları aynı kafa yapısına işaret ediyor.

          Cevapla

  12. Balyozmanyağı Says:

    Sevgili İhtimal ve diğer arkadaşlar.Bu karşılıklı yazışmalar aylarca sürer gider ve bir sonuç çıkmaz.Zaten İhtimal arkadaşda ve diğer benzer görüşü paylaşan arkadaşlarda biliyor aslında tüm iddaname ve delillerin sahte veuydurma ve iftira olduğunu.Bu konuda beis yok zaten.Bakın tarihi inceleyin. 27 Mayısı yapanlar,12 Eylülü yapanlar,28 Şubatçılar,27 Nisancılar çuvallarla belgemi hazırlamışlar,sağa sola DVD,CD,Kaset,4 Kanalllı Kartuş,makara teyp,taş plak filanmı sokuşturmuşlar.Gelmişler cart diye işi bitirmişler.Haaa çok kötü etmişler,tamamen ahlaksızca ve haysiyetsizce davranmışlar.(Zaten çok makbul adamlar olmadığıda ortada kepaze herifler) İşte eşeği dövemeyen semerini döver misali,bazı işgüzarlarda,yahu öyle bir tezgah kurup bu adamların üzerine öyle bir gidelimki birdaha böyle birşeye cüret edemesinlerdir olay.Bunu göremeyecek kadar acizmisiniz,zavallımısınız,yoksa körmüsünüz.Hadi 27 Mayıstan sağ adam kalmadı,12 Eylülde zaman aşımı ve kalanlarda çok yaşlandı (YETMEZ AMA EVETÇİLERE KABA ETİMLE GÜLÜYORUM,O AYRI BİR KONU 12 EYLÜLÜ YARGILAYACAKTILAR,KUNDURALARIMIN DEMOKRATLARI) e be birader,Hani Çevik paşam,hani Büyükanıt paşam,anlı şanlı idda makamları adamları bir çay içmeye bile çağıramadılar.Ne oldu darbecilerin feriştahları hükümet ile kol kola omuz omuza ne ayak bu.Bırakın artık bu işleri bırakın,Allah sizleri öyle bir duruma getirecek ki ölümü bir kurtuluş sayacaksınız,Egesellerden,Başollardan çok daha acı çok daha ibretlik sonlarınız olacak.Bu yalan,bu sahtekarlık,bu iftira kampanyası dönüp dolaşacak ve sizin başınızı yiyecek.Bunun içinde çok beklemeyeceğiz.
    Herkese iyi geceler,sevgiler,saygılar.

    Cevapla

    • ihtimal Says:

      Aynen oyle Balyoz Manyagi….
      Onlar darbeleri cart diye yaptigi icin basarili oldu zaten 😉 Saka bir yana, yakinda onlarinda cuvallari ortaya cikar!

      Cevapla

      • Can Acar Says:

        Bu ihtimal bir ihtimal başka bir ihtimal…

        Cevapla

      • Balyozmanyağı Says:

        Aynen öyle sevgili ihtimal 🙂 Bugünden geriye doğru gidiyoruz zahar 🙂 Önce yapılmamış darbeleri bir halledelim,diğerleri zaten yapılmış,yapacak birşey yok değilim düşünce kabızı arkadaşım. Ha bu arada bakıyorumda gerçek darbeci paşa babaların hakkında hiç suya sabuna dokunmuyorsun şirin şey,onlar akraba-i taalükattanmıdır acep 🙂

        Cevapla

  13. solmaz türk Says:

    İtham ve iftira dincilerin temel ibadeti olmuş.

    Cevapla

    • drunkenknight Says:

      din tacirleri diyelim…

      Cevapla

    • ihtimal Says:

      “Senin Dinciler” hic bir zaman kendinelerini ne sana, ne Cevik Bir’e ne de Cetin Dogan’a gectine sevdiremediler ki. Sanirim ogle bir ugrasida bulunduklarini da soyleyemeyiz artik 😉

      Cevapla

  14. drunkenknight Says:

    Bugünlerde gösterime giren ”Hür Adam” filmi dikkatinizi çekti mi hiç bilmiyorum fakat bu filmin zamanlamasının bir tesadüf olmadığını düşünüyorum,cumhuriyetin ve onun kurucusunun hakarete uğradığı,bütün değerlerinin yıpratıldığı ve bütün bunların tavan yaptığı bir dönemde ortaya çıkması oldukça manidar.Sanki birşeyler yer değiştirilmeye çalışılıyor…çok sinsice bir hamle…o akımın şu an en önemli temsilcisi kim? herşey onun için onun hükümdarlığı için tasarlanıyor ve dizayn edilmeye çalışılıyor…yoksa gerisi boş…bu blogda zırvalamalarını gördüğümüz kişilerin amacı da bu…konuları sürekli saptırıp bu gerçeğin açığa çıkmasını engellemek…

    Türkiye Cumhuriyeti’ni bir satranç tahtasına benzetirsek,yaşadığımız olayların hepsi birer konum,ama tahtanın bütününü görmek isterseniz ortaya çıkacak olan durum budur….

    Cevapla

  15. acracia Says:

    Bu yazilanlar cok urkutucu ve oldukca rahatsiz edici; apacik bir delil karartma durumu goruntusu var
    ve bunlar bana sirf birisini okuldan tanidigi icin tutuklanmis Sevim Ozturk’un beyanini yeniden hatirlatti:
    “Ey devletim! Açık beyanımdır ki senden dehşet derecesinde korkuyorum!”

    Bu vesileyle sunu eklemek istiyorum: belki klise bir laf, evet ama, hukuk herkese lazim. (Laf kalabaligi yapip hukuk ve kanunu karistirma yollu laf edilmesine de soz etmeyecegim, zira hukuk kanunlar butunudur.)

    Ancak buradan sunu seslenmek istiyorum: dilerim bundan askeriye gereken dersi cikariyordur. Dilerim bu kurum, bu korkunc olaylar ve carpitmalar ve cekilen bunca sikinti ve uzuntu hatta onur intiharlarindan kendisine bir ayna yapip, kendi gecmisine tutarak bir ic hesaplasmasina gider. Zira bugun bu tuyleri diken diken yapan korkunc uygulamalar, daha once de guc elindeyken baska kurumlarca, darbecilerce yapilmadi diyebilir mi kimse?

    Bircok kisi TSK’yi hedef alanlardan bahsediyor. Su asamada haklilar. Ancak bunun sebepleri uzerinde de sirf simdi kendileri hedef olduklari icin, “devlet” kavraminin bu kadar otoriter ve kisisel haklari kirip bukme yetisine sahip olma olasiligini sorgulamamalilar. Bunu baskalari icin de yapmalilar. Su anda gorduklerim beni cok rahatsiz ediyor; cifte standartlari goruyorum. Ancak bu ortamda, gercekten de *herkesin* hak ve ozgurluklerin onemini –ki buna butun gruplar dahil– gercekten anladigini umuyorum. Askeriye bundan ders cikarmali, kendi gecmisiyle de hesaplasmalidir.

    Cevapla

Yorum bırakın